banner400

Stratejisti bol. Kararsız Türkiye!!

Nurullah Aydın yazdı: “Strateji olsa; milletvekillerinin dokunulmazlık dosyaları yığınlara dönüşmezdi. Vatandaşın sabıka kaydı aranırken suçluların kapağı attığı yer haline gelmezdi.”

Stratejisti bol. Kararsız Türkiye!!

STRATEJİSTİ BOL, KARARSIZ TÜRKİYE!!             

 

Gazetelere, dergilere ve televizyonlara bakarsanız Türkiye'nin büyük bir beyin merkezi olduğunu görürsünüz. Her konuda, her gazeteye, her kanala, her saat yetecek kadar uzmanımız olması ne kadar mutluluk verici!

 

Sağlıktan modaya, sanattan tarihe, din bilgisinden ekonomiye, ama her şeyden önemlisi uluslararası politika ve stratejiye kadar uzman çok..

 

Sanırsınız memlekette entelektüel bir devrim yaşanıyor... İnternette haberlere eklenen okuyucu yorumlarına göz attığınızda bu havanın halkımıza nitelik olmasa da, iddia kazandırdığı görülüyor: Ben de o kadar yorum yaparım diyenler ise artıyor. Tabi haklılar!

 

Yani bu uzman bolluğu, yeni uzmanların yerden bitmesine, bilgisayar klavyelerinden dünyaya açılmasına ve mantar gibi çoğalan üniversitelerimizden türlü sıfatlar ve unvanlar edinmelerine vesile oluyor.

 

Her şey yolunda gidiyor mu? Sağlık programlarında arzı endam eden uzmanların toplumun sağlığını geliştirdiğini iddia edecek aklı evvel uzmanlar çıkacaktır. Belki çıkmıştır da, ben denk gelmemişimdir. Ama strateji uzmanlarındaki patlamanın kafa karıştırmaktan öte bir şeye yaramadığı sokaktaki insanın kanaatidir.

 

Türkiye'nin konuşanı, ahkam keseni çok ama stratejisi, stratejisti yok. Profesörü çok ama bilimi yok. Hukukçusu çok ama evrensel hukuk normlarını kabulde anlaşma yok. Ekonomisti çok ama yer altı ve yerüstü kaynaklarının yabancılara devredilmesinde ilişkin öngörüleri yok. Gazetecisi çok ama ulusal konularda duyarlılıkları yok. Siyasetçisi çok ama alanlarında uzman olanı yok.

 

Olsaydı; aylarca kavramlarla, sloganlarla tartışan bir ülke görüntüsü verilemezdi. Ağız dalaşı olarak kamuoyuna yansıyan mücadele teziyle hükümetin ensesinde boza pişirenler şimdi bir zamanlama üstadı olarak ortalıkta gezinmez ve bak daha neler olacak demezlerdi.

 

Strateji olsa; milletvekillerinin dokunulmazlık dosyaları yığınlara dönüşmezdi. Vatandaşın sabıka kaydı aranırken suçluların kapağı attığı yer haline gelmezdi..

 

Strateji olsa; hem Yahudi’den hem Araplardan neye hizmet ettin de ödüller aldın, içerideki derdini çözdün mü ki diye soranlar çok olurdu.

 

Strateji olsa; sadece topraklarımızdan geçmenin ötesinde katkısı sınırlı doğal gaz boru hattı için gerçek dışı yorumlar yapılmazdı.

 

Strateji olsa; doğru dürüst bir araştırması, bilimsel çalışması olmayanlara akademik unvanlar dağıtılmazdı.

 

Bu, sadece operasyonla ilgili olan boyuttur. Türkiye Cumhuriyeti uluslararası strateji okyanusunun her denizinde batmaktadır. Ekranlarda İsrail’le mücadele sunumları yapan uzman takımının tek gerçekçi konsepte sahip olduğunu biliyoruz: Hepsi önümüzdeki günlerde Washington'un bu boyunduruğu gevşeteceğinden ve Ankara'yı rahatlatacağından emindir.

 

Emperyalizm Ortadoğu’yu ve tabi ki Türkiye'yi çözme-dağıtma-bölme operasyonunu önümüzdeki aylar içinde halletmeyecekse bu beklenti gerçekçidir.

 

Çok bilmiş uzmanlar, o rahatlama anından sonra I love America şarkısını yeniden çığırmaya, bugün neredeyse reddetmekte oldukları Batı ittifakı teorilerini yeniden şakımaya başlayacak, ve kendileri de rahatlayacaktır!

 

Ankara'nın stratejisi yoktur da, Washington’un, Brüksel’in, Vatikan’ın, Telaviv’in Moskova’nın, Pekin’in var mıdır?

 

Türkiye'yi siyasi, tarihi, kültürel, etnik ve ekonomik tartışmalar ötesine çekerek emperyalist ağababalarının dayak ve terbiyesine teslim etmek... Buradan ülke insanına demokratik reform çıkacağını sanmak için çok ama çok akılsız olmak gerekiyor. Tersine Ankara, emperyalizmin terbiyesini halkın çağdaş kazanımlarına dönük hıncını alabildiğine sivriltme karşılığında almak konusunda çok bilenmiştir.

 

Peki, emperyalizmin bölgeyi yeniden yapılandırma takviminin Türkiye ayağı hız kazanıp yakına çekilecek de, Türk ulusu özgür ve bağımsız mı olacak?

 

Batı’nın gündeminde nasıl bir Türkiye yapılanmasının bulunduğunu merak eden Washington-Ankara-Brüksel-Erbil ilişkilerine bakabilirler. Ülke siyaseti, ABD tarafından, abartı falan değil, tam bir şamar oğlanı ve paralı askerlerin didiştiği alan haline getirildi.

 

Amaç; Türkiye'yi kaosa mecbur etmek ise, bu rol başarıyla oynanmaktadır.

 

Ama her durumda bu, bir milli stratejisi olmaktan öte emperyalizmin planıdır. Din, etnik milliyetçilik emperyalist stratejinin bir enstrümanı haline gelmiştir. Bunu becerenlere bravo!

 

Günün Sözü; Bilgi, düşünmeye, düşünme araştırmaya, araştırma gerçeğe gider.

 

Nurullah Aydın

pamukovahaber

Güncelleme Tarihi: 15 Şubat 2011, 10:54

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER