banner392

Truva Antik Şehri nerede (Truva Mitolojisi)

Çanakkale Şavaşları olarak bildiğimiz 1915 te İtilaf devletlerinin başlattıkları Çanakkale Savaşları öncesi bu bölgede yaşamış Aka’lılarla Troyalıları karşı karşıyla getirmiş kanlı savaşların olmasında Tahta at olan Truva önemli rol oynamıştır.

Truva Antik Şehri nerede (Truva Mitolojisi)
Günümüzde Çanakkele ye 30 km mesafede şimdiki adı Tevfikiye köyü olan Troya bölgesinde hala kazı çılaşmaları devam ettirilmekte. Bölge sit alanı içirsine alındığı gibi birde paralı hale getirilmiş. 300 hanelik Tevfikiye köylüleri bile kendi köylerinin tarihi bölgesine paralı girilmekten rahatsızlar Kişi başına 15 tl olarak girilebilen M:Ö kurulmuş olan Troya nın yerin yer yer onlarca derinliğine indirilmiş, katman katman tarihi kayıt altına alınmış Troya daha çok yabancıların dikkatini çekmekte, dünyanın her yerinden gelen insanlar ellerinde fotoğraf makinaları ile geçmişi zonlayarak kayıt altına alıp anlamay çalışıyor.
Ancak Çanakkale denilince Tahta at akıllara gelmekte. Tahta Atın ise ilginç hikayesi var. Gerçek tahta at ağaçtan yapıldığı için yıllar içinde eskimiş yerine ise benzeri yapılmış. Troya girişinde dimdik duran bu atın içine girip incelemeler yapılmakta turistler atın her tarafında fotoğraflar çekerek gittikleri yerlere Truva Mitolojisini götürmekteler.
Bazı belgelerde Fatih in İstanbul u aldıktan sonra intikamı aldık demesi, Çanakkale Savaşları sonrasında Mustafa Kemal inde benzer şekilde söylemlerini araştırmalarımızda görüyoruz.
DEMEK OLUYOR Kİ: Çanakkale yi merak edip günü birlik gideceklerin öncelikle rehbersiz bölgeye gitmemelerini de söylememiz gerekiyor.
Çanakkale de kaldığımız 6 gün içinde her gün bir bölgeyi gezerek rehber in ön bilgi ve aktarımlarınla anlaybildiklerimizin bir kısmını sizlerle paylaşmamızın nedeni budur. Yoksa Çanakkaleye sadece günü birlik gezmiş olursunuz.
Çanakkale yi anlayabilmek için önce Turuva’dan başlamak lazım. Daha sonra Çanakkale Savaşlarının yapıldığı bölgeye Eceabat, Gelibolu ve köylerine giderek incelemeler yapılmalı.
Yazımızın başında Turuva Atından bahsetmiştik. Çanakkale de 3 tane turuva atı var. Bir tanesi gerçekten turuva (Tevfikiye köyü) bölgesinde bulunan at. İkinci at ise Çanakkale iskelesi önünde 2004 yılında çevrilen troya filmi için yapılmış ve film bittikten sonra Çanakkale ye bırakılmış. Bir tanede Çanakkale çıkışında İzmir yolu üzerinde bir kahvaltı restaurantı önünde yapılmış at var.
Tabi ki Truva Mitolojisini incelemek isteyerler Tevfikiye köyündeki Tahta Atı görmelidir. Uzak yerlerden gelenler aynı gün Karşıya geçmeden (Eceabat, Gelibolu bölgesi) Çanakkale içinde gezmeli, Donanma müzesini gezmeli, Çanakkale Çarşısını gezmeli, İkinci gün ise Çanakale Savaşlarının yapıldığı bölgeye geçmeli, Savaşların yapıldığı Trakya bölgesinde 12 tane köy ve tabyalar Zafer anıtı, Kaleler, Seyit Onbaşı bölgesi gezilip görülmeli, aksi taktirde birçok görülmesi gereken yer görülmemiş olur. (Mutlaka rehber eşliğinde gezilmeli)
İşte TROYA (turva) MİTOLOJİSİ
Mitolojiye göre deniztanrıçası Thetis çok alımlı ve çok güzel bir tanrıçadır. Kronos’un oğlu , Gök Tanrıçası Hera’nın kardeşi ve kocası, Tanrıların babası ve kıralı Zeus ile Deniz tanrısı Poseidon bile Thetis ile evlenmeyi çok istemektedir.
Masal bu ya kahinler Thetis’in doğuracağı erken çocuğun babasından daha güçlü ve akıllı olacağını söylemişlerdir. İşte bu sebeptendir ki tanrıların kralı Zeus ve Deniz Tanrısı Poseidon, O2nu, Aikos’un oğlu Teselya Kralı Peleus ile evlendirmeye karar verirler. Olympos’daki şölenlere benzer bir şölen kurulur. Pelion (Teselya) Dağında. Bütün tanrılar ve tanrıçalar bu evlilik törenine davet edilmişlerdir. Nekterın verdiği zevkle çalgılar çalınmakta ve şarkılar söylenmektedir. Ancaki Nifak tanrıçası Erins unutulmuştur. Bu görkemli şölene davet edilmeye…
Davet edilmediğine çok kızan ve şölen yerine gizlice gelen Erins, üzerinde Tanrıların en güzeline yazılı bir altın elmayı şölen masasının üzerine geldiği gibi gizlice bırakır… Bir anda şölene katılanlar arasında huzursuzluk başlamıştır…
Erins, adıyla mütenenasip bir olayı başlatmış ve nifak tohumlarının saçmıştır.
İşte o nifak tohumlarıdır ki, yıllarca sürecek meşhur Troya savaşlarının başlamasına sebep olmuştur mitolojiye göre..
Şölendeki huzursuzluğun had dereceye ulaştığını gören göklerde gürleyen bulutları devşiren, şimşekler savuran ve de başının bir işmarı ile Olmpos Dağını titreten tanrıların kralı Zeus , olaya müdahale etmek ihtiyacının duyar ve gök tanrıçası Hera, Zeka Tanrıçası Athena ve aşk tanrıçası Afrodit arasında bu seçimin yapılmasına ve seçimi de Olympos Dağı’nın en uzak bir bölümünde oturan, gene kahinlere göre büyüdüğünde ülkesinin başına büyük bir felaket açacağı bilinen kurban edilmek üzere bir çobana teslim edilen ancak çobanın merhametiyle ölümden kurtulan bir ölümlü yapacaktır…
Tanrıların babası Zeus böyle istemektedir…
Bu ölümlü de, Troya Kralı Priamos’un oğlu Paris’tir.
İda (Kaz) Dağı’nda her şeyden habersiz sürülerini otlatmakta olan Paris’in karşısına çıkan bu üç tanrıça O’na içlerinden hangisinin en güzel olduğunu sorarlar… Elmayı Paris’e teslim ederler. Paris için gerçekten çok zor bir seçimdir. Bu… Çünkü üç tanrıça da çok güzeldir. Paris kararsızlık içersinde iken Tanrıçalar onu’ etkilemek için belki de tarihin ilk rüşvetini teklif ederler. Gök Tanrıçası Hera, Paris kendisini seçtiği taktirde  Asya’nın en güçlü krallığını vaad eder. Zeka Tanrıçası Athena ise O’nu dünyanın en bilge kişisi yapacağını ..Ama Aşk tanrıçası Aftodit !in teklifi Paris için hepsinden daha cazibelidir…. Afrodit O’na dünyanın en güzel kadının vaad eder.. ve Paris, Dünyanın en güzel kadınına sahip olabilme uğruna tercihi Aşk Tanrıçası Afrodit için kullanarak, biraz evvel kendisine üç tanrıça tarafından teslim edilen altın elmayı Afrodit’e verir.
Hera ve Athena, Paris’in kendilerini seçmediğine çok kızmışlardır. ve Paris’in yanından ayrılırken Ondan bunun intikamını çok acı şekilde alacaklarına yemin ederler.
Günler geçer aradan, önce Paris asıl ailesinin yanına döner ve günlerden bir gün bir vesile ile evine gittiği Sparta Kralı Menelaus’un genç ve güzel karısı Helena ( Güzel Helen)’ya aşık olur. Ve aşk tanrıçası Afrodit’in yardımı ile O’nu Troya’ya kaçırır. Bununüzerine Menelaso’un kardeşi Agamemnon ordusu ile birlikte Troya’ya saldırır. Ve işte meşhur Troya savaşları başlamıştır artık…
Nifak tanrıçası Erins’in Pelion Dağında saçtığı nifak tohumları sermiş ve Aka’lılarla Troyalıları karşı karşıya getirmiştir. Tarihin enkanlı savaşları cereyan etmeye başlamıştır.
Yıllarca süren savaşlar sonucunda Akha’lılar, Troyalıları bir savaş hilesi yapmadan yenmenin mümkün olamayacağını düşünürler. Bunun üzerine içerisine Akha’lı savaşçıların saklandığı bir tahta atı Troya’nın surlarının dibine bırakarak geri çekilirler. Akha’lıların kaçtığına kanaat getiren troya2lılar tahta atı içeri alarak eğlenmeye başlarlar. Şölen sarhoşluğu içerisinde bulunan Troya’lı nöbetçiler, Tahta At’ın içerisinden çıkan Akha’lı savaşçılar tarafından öldürülür. Ve Troya kapıları Akha savaşçılarına açılır. Sonuçta Troya Akha’lılarca işgal edilmiş, Troya Kralı Priamos ve oğlu Paris, Thetis’in torunu Neoptelamos tarafından öldürülmüştür. Hera ve Athena ettikleri yemini tutmuş Paris’ten öçlerini almışlardır. Menelaos da karısı Helena’ya yeniden kavuşmuştur.
 
Güncelleme Tarihi: 10 Mayıs 2011, 01:30

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
ida lı
ida lı - 8 yıl Önce

demekki çoban bizim köylüymüş parite evlatlığı

çanakkale
çanakkale - 12 yıl Önce

gerçekten alkışlanak bir şey tarihle içiçe tam resim dersiyle alakalı

SIRADAKİ HABER