Depremden sonra dünyanın bile harekete geçerek insani yardımlarla kısa sürede ülkemizin yeniden kalkınmasını başarabildiğimiz halde, bir huyumuzdan vazgeçmedik.
O günlerde Özel tüketim Vergisi diye telefonlar üzerinden toplanması karara bağlanan ve günümüzde bile hala toplanmaya devam eden, bu paraların 65 milyarı geçtiği söylenen deprem yardımlarının nereye gitti ise hala tartışma konusu ancak hala kalitesiz inşaatlar yapımı devam etmekte, malzemeden çalınmakta, ilçemizde olduğu gibi devletin resmi binaları (okullar, kaymakamlık binası, adliye binası, adliye lojmanları vb) hala geçi kabulleri yapılmamış yaşam alanları olarak yaşamaya devem etmekteler.
Pamukova da konut yapımı işinin özel şirketlere devredilmesinden sonra kendisini sadece kontrolör olarak kenarıya çeken belediye kurumlarından olan belediye ise yeri geldikçe fazla kat yapılabilmesine çeşitli bahanelerle yardımcı olmakta. Pamukova da yeni yapılan konutlar için yaşam alanları daraltılmakta, zemin kat gibi, bodrum gibi adlarla yeniden konut a çevrilen binalardan sürekli şikayetler gelmekte.
1999 Marmara Depreminden ders almamış yöneticiler olduğu sürece geri kalmış ülkelerdeki deprem sonuçlarını yaşamaya devam edecek ülkeler sıralamasında olmaya devam edeceğiz.
16 YIL ÖNCE MARAMARA DEPREMİNİ, YAŞADIĞIMIZ O GÜNLERİ BELGELERLE HATIRLATMAK İSTİYORUZ.
Ağustos ayının Sıcak bir gecesinde herkesin uykusunda olduğu bir anda gecenin saat 3.00 da korkunç bir sesle gelen deprem sonucu başta Sakarya da olmak üzere, Kocaeli, Gölcük adeta yerle bir olmuştu.
Öncelikle kaybetiklerimize Allahtan Rahmet diliyoruz. Yakınlarına ise baş sağlığı sabırlar diliyoruz. Unutmak kolay değil. Bizde UNUTMADIK, UNUTTARMAMAK için o günden beri yeri geldikçe hatırlatmaya çalışıyoruz.
TÜM SAKARALILAR OLARAK NELER YAPMIŞTIK. HATIRLATALIM.
İstanbul da yaşayan Sakaryalılar olarak en çok acıyı hissedenler tabi ki bizler oluyorduk. Bir çoğumuzun yakını, akrabası, arkadaşı, tanıdığı toprak altında kalmıştı, Pamukova da deprem yıkıcı olmamıştı. Ancak dışarıda olan işyeri için başka yerlerde olan çok sayıda can kaybımızda olmuştu.
O GÜNLERDE YAŞADIĞIMIZ O ACI DOLU ANLARI BİZİM PENDİK DERGİSİNDE ŞÖYLE ANLATMIŞTIK.
İstanbul da yaşayan Sakaryalılar deprem haberini duyduktan sonra Sakarya ya akın ettiler. Ancak yollar kilitlendi. İlk olarak öncü bir grup seçilerek Sakarya ya ulaştırıldı. En azından telefonların bile zor çalıştığı hatların kesildiği o günlerde Sakarya ya ulaşan grupla bir şekilde iletişim kurularak sağlıklı bilgi alındı.
Sakarya gerçekten deprem sonunda kargaşa içindeydi. Hatta bunu fırsat bilen başka yerlerden gelen talan çeteleri bile iş başındaydı.
Yardımlar yerine zamanında zor ulaştırılıyordu. Bebekler için süt, sıcakta su beklentisi olanlardan, korunak çadır beklentisi olanlara kadar tam bir acı görüntüler yaşanıyordu.
İstanbul da Kızılay ile birlikte kurduğumuz kan toplama çadırlarında yardımseverler gerçekten kollarına taktırdıkları kan hortumları ile Sakarya ya su gibi yardım kanlarını bağışlıyorlardı.
Yiyecek, içecek ve ellerinden gelen gıda ve her tür yardımı Dernek önüne getirenler Sakarya ya nasıl yardım edebiliriz diye katkıda bulunmak istiyorlardı.
Hatta depremde yakınlarını kaybetmiş çocukları evlatlık olarak almak, onları kendi evlatları gibi yetiştirmek isteyenler vardı.
Sakarya ya sadece Sakaryalılar Derneği olarak bizler, 9 kamyon dolusu yardım getirmiştik. Yardımların birinde ben deprem sonucu güzel Sakaryamız ne hale geldi korkusu ile ilin içine girmeye cesaret edemedim. Bayburtlular Derneğinin hizmetimize verdiği bir araç ile şehir dışından geçerek yardımları Ferizli ye götürdüm.
İstanbul da yine Sakarya ya yardım etmek için gelen Japon ekibi ile Bizler görüştük. Yalnız burada bir notu daha belirtmek istiyorum. Bizler Japonlarla yapılan toplantı da öğrendik ki ne istediğimiz de bilmeyen yöneticilere sahip bir toplumuz.
“Türkiye ye yardım etmek için geldik. Bizlere ne istediğiniz söyleyin lütfen,” diyen Japonlara tam olarak ne istediğimizi anlatamamıştık, ya da onlar anlayamamıştı. Japonlar sonra Sakarya da Hanlıköy yakınlarında bir yerleşim yeri oluşturup prefabrik evler yaptılar.
O günleri unutmamak için ise İstanbul da yaptığımız çeşitli etkinlikler oldu. En önemlisi ve şu anda dergi eklerinde görüleceği gibi Marmara Depremini anlatan kompozisyon ve şiir yarışması düzenledik. Yarışmaya 70 in üzerinde katılan öğrenci oldu. Pendik Kültür Merkezinde yaptığımız ödül töreni sonunda yarışmanın 1. Si Şişli de bir okulda okuyan Sesil Yazıcıyan adlı bir öğrencimiz 1. Seçilmişti.
İŞTE 17 AĞUSTOS 1999 DA OLAN MARMARA DEPREMİNDEN KALAN VE UNUTULMAYACAK O MAKALE SÖYLE.
Haberi hazırlayan: Mehmet Yavuz
Güncelleme Tarihi: 18 Ağustos 2015, 08:58