Pamukova’da Dolamaç denen yada Seyirtepisi denen yerde 1974 yılında tapu kadastro tarafından tapuları verilimiş olan vatandaşlar, açtıkları davaları tek tek kaybettiler.
(Hatta İçlerinde 5 dönümlük yeri olan Eski Bakanlardan Şefket Kazan) ında avukatının takip ettiği bu davanın ne olduğunu bilmiyoruz ama AHİM’e bir emekli öğretmen in açtığı davayı kazanması sonucu emsal teşkilel eden (Başvuru no: 35785/03)
Strazburg, 22.07.2008) nolu bu kararı biliyorlarmı acaba. Bu davada kazanan Halil İbrahim Köktepe nin kararını herkes in bilmesi lazım. Pamukova’da 2004 yılında yapılan Tapulama çalışmalarında 320 kadar açılmış olan itiraz davalarında maalesef hep köylü keybetti. Halbuki AHİM tarafından verilen kararda Türkiye mahkum oldu. Bu karar sonucu 2009 yılında Köktepe ye 175 bin üro para ödendi. İşte AHİM kararı ve gerekçeleri. Herkes bu kararı örnek olarak alıp bu tip davalarda kullanabilir.
Strazburg, 22.07.2008) nolu bu kararı biliyorlarmı acaba. Bu davada kazanan Halil İbrahim Köktepe nin kararını herkes in bilmesi lazım. Pamukova’da 2004 yılında yapılan Tapulama çalışmalarında 320 kadar açılmış olan itiraz davalarında maalesef hep köylü keybetti. Halbuki AHİM tarafından verilen kararda Türkiye mahkum oldu. Bu karar sonucu 2009 yılında Köktepe ye 175 bin üro para ödendi. İşte AHİM kararı ve gerekçeleri. Herkes bu kararı örnek olarak alıp bu tip davalarda kullanabilir.
AHİM KARARI VE OLAY
Köktepe Türkiye’ye karşı (Başvuru no: 35785/03)
Strazburg, 22.07.2008
Sicil Memuru Basın Duyurusu
YARGI DAİRESİ
Strazburg, 12.07.2008
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bugün Köktepe-Türkiye davası ile ilgili kararını yazılı olarak açıkladı. (Başvuru no: 35785/03)
Mahkeme beşe iki oyla olayda müracaat sahibine ait alanın kamu alanı sayılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1.maddenin 1nci fıkrasının ihlali olduğuna karar verdi.
Mahkeme Sözleşmenin 41. maddesinin uygulanması konusu hakkında bir karara varılmaya hazır olunmadığını belirtti. (Kararın yalnızca Fransızcası mevcuttur.)
1.Temel Olgular
Halil İbrahim Köktepe 1955’te doğmuş ve Çanakkale (Türkiye) ‘de yaşayan bir Türk vatandaşıdır.
1953’te Hazine, Çanakkale’de bir bölüm kamu arsasını özel kişiye satmıştır. 26 Temmuz 1993’te müracaat sahibi Arazi Kayıtları Genel Müdürlüğünce çıkarılan belge ile araziyi üstüne tahsis etmiştir. Bu arada Ağustos 1990’da Orman Komisyonu kamu orman alanını belirlemiştir ve söz konusu arazinin bir bölümün de bu sınırların içinde yer aldığı açıklanmıştır.
17 Ağustos 1996’da müracaat sahibi Çanakkale Bölge Mahkemesine kamu orman alanının yeniden sınırlandırılması konusunda yargı denetimine başvurdu.
Nisan 1998’de yayınlanan uzman raporu söz konusu arazinin kamu orman alanı içinde bulunmadığını göstermektedir. Haziran 2000’de başka bir grup uzman tarafından hazırlanan yeni rapor söz konusu arazinin bir kısmının kamu orman alanı içinde bulunduğu sonucuna varmıştır.
Bölge Mahkemesinin 16 Kasım 2000’deki kararında Bölge Mahkemesi diğer benzer davalarda alınan kararlar ve ikinci rapordaki bulgular ışığında müracaat sahibini başvurusunu iptal etti. Temyiz Mahkemesine yapılan itiraz ve mahkeme kararını düzeltme için yapılan başvuru talebi de iptal edildi.
Müracaat sahibi, Aralık 2005’te kendisine verilen bir yıl üç aylık hapis cezasının ertelendiğine dair iki kez tebligat almıştır. Bu tebligatların ilki izin almaksızın arazinin temizlenmesi ile ilgiliyken ikincisi de bu temizlenmiş arazinin üzerinde buğday üretiminin yapılması ile ilgidir.
Ayrıca, Eylül 2007’de Orman Bakanlığı, müracaat sahibinin söz konusu olan araziyle ilgili ve işbu arazinin Hazine mülkü olarak kaydedilmesi ile ilgili olan davasının iptali üzerine harekete geçme kararı almıştır. Bakanlığın geçersiz yasalarla ilgili talebini göz önüne alarak, Türk mahkemeleri arazinin üçüncü bir kişiye devredilmesini önlemek amacıyla Arazi Kayıtları’nı düzenlemiştir. Konu ile ilgili işlemler halen beklemektedir.
2.Prosedür ve Mahkemenin Hazırlanması
Başvuru Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 17 Ekim 2003 tarihinde yapıldı. Halka açık oturum 22 Nisan 2008’de Strasburg’da İnsan Hakları Binasında gerçekleştirildi.
Karar aşağıda adı gecen yedi yargıçtan oluşan komitece verilmiştir:
Françoise Tulkens (Belçikalı), Başkan
Anotella Mularoni (San Marinalı)
Vladimiro Zagrebelsky (Italyalı)
Danute Jociene (Litvanyalı)
Dragoljub Popovic (Sırp)
Ireneu Cabral Barreto (Portekizli)
Rıza Türkmen (Türk)
3. Kararın Özeti
Şikâyetler
1. maddenin 1. fıkrasına (mülkiyetin korunması) dayanarak müracaat sahibi kendi arazisinin karşılığında her hangi bir ödeme yapılmadan kamu orman alanı ilan edilmesinden şikâyetçidir.
Mahkeme Kararı
Madde 1 Fıkra 1
Mahkeme, ilgili makamların tartışmalı arazinin kamu ormanı olduğu yönünde adli karara vardığını göz önünde bulundurmuştur. Müracaat sahibinin malının elinden alınmaya çalışılması kamu çıkarları adına doğal ve orman alanının korunması sebebiyledir. Mahkemenin görüşüne göre çevrenin korunmasıyla ilgili endişeler ki özellikle bu konu hakkında bir mevzuat mevcut ise, ekonomik zorunluluklardan ve hatta bir takım temel haklardan (mülkiyet hakkı gibi) sonra gelemez.
Mahkeme, müracaat sahibinin tartışmasız olarak zamanında da tarım arazisi olarak tasnif edilmiş olan tartışmalı araziyi edinirken, herhangi bir itimatsızlıkta bulunduğuna dair kanıt olmadığını not etmiştir. Ayrıca Mahkeme şuna da işaret etmektedir ki, Köktepe’nin elinde geçerli bir mal senedi mevcuttur.
Ayrıca, Müracaat sahibi tarım arazisini satın aldığı ve mal senedi olduğu halde, toprağı işleme, biçme ve arazi üzerinde herhangi bir işlem yapabilmesi olanaksızdır. Bu sebeple araziyi kullanma olasılığı yoktur. Sonuç olarak arazinin kamu orman alanı olarak tasnif edilmesi müracaat sahibini mülkiyet hakkından doğan varlıklarından mahrum etmektedir.
Mahkeme, özellikle, sınırlandırmanın sabit doğası, durumun çözümü için dâhili bir kanuni çözüm olmadığını, müracaat sahibinin mülkiyet hakkından tam olarak faydalanabilmesinin zayıflatıldığını ve zarar tazminin olmadığını belirtmiştir.
Dolayısı ile Mahkeme, müracaat sahibinin genel çıkarların gereksinimleri ve mallarından barış içinde faydalanabilme hakkının korunması arasında adil dengeyi bozan bireysel ve ölçüsüz bir yüke tahammül etmekte olduğunu göz önünde bulundurmaktadır. Ayrıca Türk Hükümeti zarar tazmininin noksanlığını haklı çıkarabilmek için kabul edilebilir şartları delil olarak iktibas edememiştir.
Bu sebepten dolayı, Madde 1, Protokol no.1 ihlali gerçekleşmiştir.
Yargıç Cabral Baretto ve Türmen muhalif görüşlerini beyan etmişlerdir. Görüşler karara eklenmiştir.
Mahkeme kararına şu internet sitesinden ulaşılabilir. (www.echr.coe.int)
Basın İrtibatları
Adrien Meyer (tel: 00 33 (0)3 88 41 33 37)
Tracey Turner-Tretz (tel: 00 33 (0)3 88 41 35 30)
Sania Ivedi (tel:00 33 (0) 90 21 59 45)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1959’da 1950’de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi üzerine çıkan anlaşmazlığı aşmak üzere Avrupa Konseyi Üye Devletleri tarafından Strasburg’da kuruldu.
Orman işgaline AİHM engeli
ÇANAKKALE'de merkezindeki Şekerpınar Mevkii´nden 1993 yılında tarla vasfında bir arazi satın alan ve tapusunu cebine koyarak çocuklarının geleceğini garanti altına aldığına sevinen emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe, 2 yıl sonra aldığı tarlanın ormanla ihtilaflı olduğunu öğrenince yıkıldı. Türk yargısına başvurup hakkını aramaya başladı, ancak durumun aleyhine sonuçlanacağı anlayan Köktepe, çareyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gitmekte buldu. 22 Temmuz tarihinde kararı açıklayan AİHM, Köktepe'nin mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vererek taraflara anlaşması için 6 aylık süre verdi.
Türkiye'de vatandaşların tapulu arazileri konusunda orman idaresiyle yaşadığı ihtilaflara AİHM'den örnek teşkil edecek çok önemli bir karar çıktı. Türkiye'de binlerce insanı ilgilendiren konuya, Çanakkaleli emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe'nin AİHM'de elde ettiği zafer umut ışığı oldu. Köktepe'nin avukatı Mustafa Öztok'a göre, bu karar 2B uygulaması kapsamında el konulan arazileri satmaya hazırlanan devletin planlarını da alt üst edecek. Çünkü bu karar 2B uygulamasıyla el konulan taşınmazların bedelsiz olarak hak sahiplerine verilmesine yol açacak.
TAPUYU ALDIĞINA SEVİNEMEDİ
Çanakkaleli emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe'nin hukuk mücadelesi 1993 yılında emlakçıdan satın aldığı Şekerpınar Mevkii´ndeki 21.5 dönüm arazinin orman idaresiyle itilaflı olduğunun anlaşılmasıyla başladı. Yaptığı araştırmanın ardından bir sorun olmadığını belirleyen Köktepe, araziyi satın aldı. Parayı ödedikten sonra da Tapu Kadastro Müdürlüğüne giderek tapusunu aldı. Ancak aradan iki yıl geçtikten sonra satın aldığı arazinin orman idaresiyle ihtilaflı olduğunu öğrendi. Bir avukata giden Köktepe, 1990 yılında arsanın bulunduğu yerden bir orman kadastrosunun geçtiğini ve arsanın ormanla gerçekten ihtilaflı olduğunu öğrenince yıkıldı. Köktepe orman idaresine dava açtı. Orman İdaresi de Köktepe'ye tapu iptali davası açtı. Karşılıklı davalar Çanakkale Asliye Hukuk Mahkemesi´nde 13 yıl sürdü. Yargıtay'dan da beklediği sonucu alamayan Köktepe son çare olarak AİHM'e gitmeye karar verdi.
AİHM, ``MÜLKİYET HAKKI İHLALİ VAR'' DEDİ
Çanakkaleli emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe, avukatı Mustafa Öztok ile birlikte bir dosya hazırlayıp 2002 yılında AİHM'ne sundu. AİHM, emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe'nin başvurusunu örnek dava olarak kabul etti. Strasburg'da 22 Nisan 2008 tarihinde duruşma yapıldı. AİHM, hem Türkiye Cumhuriyeti temsilcilerini, hem de mağdurları dinledi. 22 Temmuz tarihinde Fransızca olarak yayınlanan karar kendilerine ulaştığında Köktepe 13 yıldır Türkiye'de bulamadığı adalete AİHM'de ulaşmış olmanın sevincini yaşamaya başladı. Çünkü AİHM, 2 ret oyuna karşılık 5 kabul oyuyla Köktepe'nin mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti. AİHM, tarafları 6 aylık süre içinde uzlaşmaya çağırdı ve sonucun kendilerine bildirilmesini istedi.
“KENDİMİ ASMAYI BİLE DÜŞÜNDÜM''
15 yıllık birikimiyle satın aldığı araziyi, orman idaresiyle ihtilafı nedeniyle bugüne değin ekip biçemediğini anlatan Köktepe, ``Bir tarlayı ekip biçmeyi denedim. Ancak orman bizi yakaladı ve mahkemeye verdi. Bu yüzden hapis cezası bile aldım. Orman yetkilileri, kendi ellerindeki fotoğrafları kanıt göstererek arazinin kendilerine ait olduğunu sürerken, benim elimdeki tapuyu hiç kimse dikkate bile almadı. Üstelik bu arazinin tapusu üzerinde orman tarafından konmuş bir şerh bile yoktu. Zaten olsaydı ben burayı satın almazdım. Tek maaşla ailemi geçindiren bir eğitimciydim. Uzun yıllar biriktirdiğim parayı bu araziye yatırmıştım. Davayı kaybedince psikolojim bozuldu. 15 yıllık birikimimi yatırdığım arazimi devlet elimden almaya çalıştığı için bir ara kendimi bu arazide asarak intihar etmeyi dahi düşündüm. O kadar çok üzülmüştüm. Devletin böyle bir haksızlığını kabul edemedim. Kendi kendime hep `Mademki böyle bir durum vardı, devlet bana niye bu tapuyu verdi, bu tapu sahte mi, devlet sahtecilik yapar mı?' diye sordum. Hukuk devleti olan Türkiye'de adalet bulamadığım için AİHM'e gitmeye karar verdim. Sonuçta davayı kazandım. Ama kazandığıma sevindim. Çünkü ben bir Türk vatandaşı olarak burada yaşıyorum ve üstelik bir eğitimciyim. Bu nedenle buruk bir sevinç yaşadım. Şimdi AİHM'in kararı gereği Türkiye Cumhuriyeti devleti yetkililerinin anlaşma zemini aramak için benimle temasa geçmelerini bekliyorum'' diye konuştu.
ÖRNEK KARAR OLACAK
Halil İbrahim Köktepe'nin avukatı Mustafa Öztok ise, orman idaresinin müvekkili emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe'nin arazisine el koyması üzerine 1995 yılından itibaren hukuki sürecin başladığını söyledi. Türkiye'de insanların bu tür davalar açıp mallarını kaybetmesi ve müvekkilinin Türkiye'de yapılan uygulamalardan rahatsızlık duyması üzerine 2002 yılında konuyu AİHM'e taşıdıklarını belirten Mustafa Öztok, ``AİHM'de bu yıl 22 Nisan'da yapılan duruşmanın kararı 22 Temmuzda açıklandı. Kararda, müvekkilimin haklı olduğu, devlet tarafından arazisine el konulamayacağı ve bunun bir mülkiyet hakkı ihlali olduğu neticesine varıldı. Devlete kişiyle anlaşmak üzere 6 aylık süre verildi. Bu sürede uzlaşma olmadığı taktirde mahkeme durumu yeniden inceleyip bu kez müvekkilim için bir tazminata karar verecek. Bizim açımızdan çok önemli olan bu karar Türkiye'de orman idaresiyle bu şekilde itilaflı olan binlerce kişi açısından da çok önemli. Çünkü Türkiye'de yılda 10 bin kişinin bu şekilde mallarına el konuyor. Bu karar, ileriki dönemde o kişiler için örnek teşkil edebilir'' dedi.
Strazburg, 22.07.2008
Sicil Memuru Basın Duyurusu
YARGI DAİRESİ
Strazburg, 12.07.2008
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi bugün Köktepe-Türkiye davası ile ilgili kararını yazılı olarak açıkladı. (Başvuru no: 35785/03)
Mahkeme beşe iki oyla olayda müracaat sahibine ait alanın kamu alanı sayılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi 1.maddenin 1nci fıkrasının ihlali olduğuna karar verdi.
Mahkeme Sözleşmenin 41. maddesinin uygulanması konusu hakkında bir karara varılmaya hazır olunmadığını belirtti. (Kararın yalnızca Fransızcası mevcuttur.)
1.Temel Olgular
Halil İbrahim Köktepe 1955’te doğmuş ve Çanakkale (Türkiye) ‘de yaşayan bir Türk vatandaşıdır.
1953’te Hazine, Çanakkale’de bir bölüm kamu arsasını özel kişiye satmıştır. 26 Temmuz 1993’te müracaat sahibi Arazi Kayıtları Genel Müdürlüğünce çıkarılan belge ile araziyi üstüne tahsis etmiştir. Bu arada Ağustos 1990’da Orman Komisyonu kamu orman alanını belirlemiştir ve söz konusu arazinin bir bölümün de bu sınırların içinde yer aldığı açıklanmıştır.
17 Ağustos 1996’da müracaat sahibi Çanakkale Bölge Mahkemesine kamu orman alanının yeniden sınırlandırılması konusunda yargı denetimine başvurdu.
Nisan 1998’de yayınlanan uzman raporu söz konusu arazinin kamu orman alanı içinde bulunmadığını göstermektedir. Haziran 2000’de başka bir grup uzman tarafından hazırlanan yeni rapor söz konusu arazinin bir kısmının kamu orman alanı içinde bulunduğu sonucuna varmıştır.
Bölge Mahkemesinin 16 Kasım 2000’deki kararında Bölge Mahkemesi diğer benzer davalarda alınan kararlar ve ikinci rapordaki bulgular ışığında müracaat sahibini başvurusunu iptal etti. Temyiz Mahkemesine yapılan itiraz ve mahkeme kararını düzeltme için yapılan başvuru talebi de iptal edildi.
Müracaat sahibi, Aralık 2005’te kendisine verilen bir yıl üç aylık hapis cezasının ertelendiğine dair iki kez tebligat almıştır. Bu tebligatların ilki izin almaksızın arazinin temizlenmesi ile ilgiliyken ikincisi de bu temizlenmiş arazinin üzerinde buğday üretiminin yapılması ile ilgidir.
Ayrıca, Eylül 2007’de Orman Bakanlığı, müracaat sahibinin söz konusu olan araziyle ilgili ve işbu arazinin Hazine mülkü olarak kaydedilmesi ile ilgili olan davasının iptali üzerine harekete geçme kararı almıştır. Bakanlığın geçersiz yasalarla ilgili talebini göz önüne alarak, Türk mahkemeleri arazinin üçüncü bir kişiye devredilmesini önlemek amacıyla Arazi Kayıtları’nı düzenlemiştir. Konu ile ilgili işlemler halen beklemektedir.
2.Prosedür ve Mahkemenin Hazırlanması
Başvuru Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine 17 Ekim 2003 tarihinde yapıldı. Halka açık oturum 22 Nisan 2008’de Strasburg’da İnsan Hakları Binasında gerçekleştirildi.
Karar aşağıda adı gecen yedi yargıçtan oluşan komitece verilmiştir:
Françoise Tulkens (Belçikalı), Başkan
Anotella Mularoni (San Marinalı)
Vladimiro Zagrebelsky (Italyalı)
Danute Jociene (Litvanyalı)
Dragoljub Popovic (Sırp)
Ireneu Cabral Barreto (Portekizli)
Rıza Türkmen (Türk)
3. Kararın Özeti
Şikâyetler
1. maddenin 1. fıkrasına (mülkiyetin korunması) dayanarak müracaat sahibi kendi arazisinin karşılığında her hangi bir ödeme yapılmadan kamu orman alanı ilan edilmesinden şikâyetçidir.
Mahkeme Kararı
Madde 1 Fıkra 1
Mahkeme, ilgili makamların tartışmalı arazinin kamu ormanı olduğu yönünde adli karara vardığını göz önünde bulundurmuştur. Müracaat sahibinin malının elinden alınmaya çalışılması kamu çıkarları adına doğal ve orman alanının korunması sebebiyledir. Mahkemenin görüşüne göre çevrenin korunmasıyla ilgili endişeler ki özellikle bu konu hakkında bir mevzuat mevcut ise, ekonomik zorunluluklardan ve hatta bir takım temel haklardan (mülkiyet hakkı gibi) sonra gelemez.
Mahkeme, müracaat sahibinin tartışmasız olarak zamanında da tarım arazisi olarak tasnif edilmiş olan tartışmalı araziyi edinirken, herhangi bir itimatsızlıkta bulunduğuna dair kanıt olmadığını not etmiştir. Ayrıca Mahkeme şuna da işaret etmektedir ki, Köktepe’nin elinde geçerli bir mal senedi mevcuttur.
Ayrıca, Müracaat sahibi tarım arazisini satın aldığı ve mal senedi olduğu halde, toprağı işleme, biçme ve arazi üzerinde herhangi bir işlem yapabilmesi olanaksızdır. Bu sebeple araziyi kullanma olasılığı yoktur. Sonuç olarak arazinin kamu orman alanı olarak tasnif edilmesi müracaat sahibini mülkiyet hakkından doğan varlıklarından mahrum etmektedir.
Mahkeme, özellikle, sınırlandırmanın sabit doğası, durumun çözümü için dâhili bir kanuni çözüm olmadığını, müracaat sahibinin mülkiyet hakkından tam olarak faydalanabilmesinin zayıflatıldığını ve zarar tazminin olmadığını belirtmiştir.
Dolayısı ile Mahkeme, müracaat sahibinin genel çıkarların gereksinimleri ve mallarından barış içinde faydalanabilme hakkının korunması arasında adil dengeyi bozan bireysel ve ölçüsüz bir yüke tahammül etmekte olduğunu göz önünde bulundurmaktadır. Ayrıca Türk Hükümeti zarar tazmininin noksanlığını haklı çıkarabilmek için kabul edilebilir şartları delil olarak iktibas edememiştir.
Bu sebepten dolayı, Madde 1, Protokol no.1 ihlali gerçekleşmiştir.
Yargıç Cabral Baretto ve Türmen muhalif görüşlerini beyan etmişlerdir. Görüşler karara eklenmiştir.
Mahkeme kararına şu internet sitesinden ulaşılabilir. (www.echr.coe.int)
Basın İrtibatları
Adrien Meyer (tel: 00 33 (0)3 88 41 33 37)
Tracey Turner-Tretz (tel: 00 33 (0)3 88 41 35 30)
Sania Ivedi (tel:00 33 (0) 90 21 59 45)
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi 1959’da 1950’de Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi üzerine çıkan anlaşmazlığı aşmak üzere Avrupa Konseyi Üye Devletleri tarafından Strasburg’da kuruldu.
Orman işgaline AİHM engeli
ÇANAKKALE'de merkezindeki Şekerpınar Mevkii´nden 1993 yılında tarla vasfında bir arazi satın alan ve tapusunu cebine koyarak çocuklarının geleceğini garanti altına aldığına sevinen emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe, 2 yıl sonra aldığı tarlanın ormanla ihtilaflı olduğunu öğrenince yıkıldı. Türk yargısına başvurup hakkını aramaya başladı, ancak durumun aleyhine sonuçlanacağı anlayan Köktepe, çareyi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) gitmekte buldu. 22 Temmuz tarihinde kararı açıklayan AİHM, Köktepe'nin mülkiyet hakkının ihlal edildiğine karar vererek taraflara anlaşması için 6 aylık süre verdi.
Türkiye'de vatandaşların tapulu arazileri konusunda orman idaresiyle yaşadığı ihtilaflara AİHM'den örnek teşkil edecek çok önemli bir karar çıktı. Türkiye'de binlerce insanı ilgilendiren konuya, Çanakkaleli emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe'nin AİHM'de elde ettiği zafer umut ışığı oldu. Köktepe'nin avukatı Mustafa Öztok'a göre, bu karar 2B uygulaması kapsamında el konulan arazileri satmaya hazırlanan devletin planlarını da alt üst edecek. Çünkü bu karar 2B uygulamasıyla el konulan taşınmazların bedelsiz olarak hak sahiplerine verilmesine yol açacak.
TAPUYU ALDIĞINA SEVİNEMEDİ
Çanakkaleli emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe'nin hukuk mücadelesi 1993 yılında emlakçıdan satın aldığı Şekerpınar Mevkii´ndeki 21.5 dönüm arazinin orman idaresiyle itilaflı olduğunun anlaşılmasıyla başladı. Yaptığı araştırmanın ardından bir sorun olmadığını belirleyen Köktepe, araziyi satın aldı. Parayı ödedikten sonra da Tapu Kadastro Müdürlüğüne giderek tapusunu aldı. Ancak aradan iki yıl geçtikten sonra satın aldığı arazinin orman idaresiyle ihtilaflı olduğunu öğrendi. Bir avukata giden Köktepe, 1990 yılında arsanın bulunduğu yerden bir orman kadastrosunun geçtiğini ve arsanın ormanla gerçekten ihtilaflı olduğunu öğrenince yıkıldı. Köktepe orman idaresine dava açtı. Orman İdaresi de Köktepe'ye tapu iptali davası açtı. Karşılıklı davalar Çanakkale Asliye Hukuk Mahkemesi´nde 13 yıl sürdü. Yargıtay'dan da beklediği sonucu alamayan Köktepe son çare olarak AİHM'e gitmeye karar verdi.
AİHM, ``MÜLKİYET HAKKI İHLALİ VAR'' DEDİ
Çanakkaleli emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe, avukatı Mustafa Öztok ile birlikte bir dosya hazırlayıp 2002 yılında AİHM'ne sundu. AİHM, emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe'nin başvurusunu örnek dava olarak kabul etti. Strasburg'da 22 Nisan 2008 tarihinde duruşma yapıldı. AİHM, hem Türkiye Cumhuriyeti temsilcilerini, hem de mağdurları dinledi. 22 Temmuz tarihinde Fransızca olarak yayınlanan karar kendilerine ulaştığında Köktepe 13 yıldır Türkiye'de bulamadığı adalete AİHM'de ulaşmış olmanın sevincini yaşamaya başladı. Çünkü AİHM, 2 ret oyuna karşılık 5 kabul oyuyla Köktepe'nin mülkiyet hakkının ihlal edildiğine hükmetti. AİHM, tarafları 6 aylık süre içinde uzlaşmaya çağırdı ve sonucun kendilerine bildirilmesini istedi.
“KENDİMİ ASMAYI BİLE DÜŞÜNDÜM''
15 yıllık birikimiyle satın aldığı araziyi, orman idaresiyle ihtilafı nedeniyle bugüne değin ekip biçemediğini anlatan Köktepe, ``Bir tarlayı ekip biçmeyi denedim. Ancak orman bizi yakaladı ve mahkemeye verdi. Bu yüzden hapis cezası bile aldım. Orman yetkilileri, kendi ellerindeki fotoğrafları kanıt göstererek arazinin kendilerine ait olduğunu sürerken, benim elimdeki tapuyu hiç kimse dikkate bile almadı. Üstelik bu arazinin tapusu üzerinde orman tarafından konmuş bir şerh bile yoktu. Zaten olsaydı ben burayı satın almazdım. Tek maaşla ailemi geçindiren bir eğitimciydim. Uzun yıllar biriktirdiğim parayı bu araziye yatırmıştım. Davayı kaybedince psikolojim bozuldu. 15 yıllık birikimimi yatırdığım arazimi devlet elimden almaya çalıştığı için bir ara kendimi bu arazide asarak intihar etmeyi dahi düşündüm. O kadar çok üzülmüştüm. Devletin böyle bir haksızlığını kabul edemedim. Kendi kendime hep `Mademki böyle bir durum vardı, devlet bana niye bu tapuyu verdi, bu tapu sahte mi, devlet sahtecilik yapar mı?' diye sordum. Hukuk devleti olan Türkiye'de adalet bulamadığım için AİHM'e gitmeye karar verdim. Sonuçta davayı kazandım. Ama kazandığıma sevindim. Çünkü ben bir Türk vatandaşı olarak burada yaşıyorum ve üstelik bir eğitimciyim. Bu nedenle buruk bir sevinç yaşadım. Şimdi AİHM'in kararı gereği Türkiye Cumhuriyeti devleti yetkililerinin anlaşma zemini aramak için benimle temasa geçmelerini bekliyorum'' diye konuştu.
ÖRNEK KARAR OLACAK
Halil İbrahim Köktepe'nin avukatı Mustafa Öztok ise, orman idaresinin müvekkili emekli öğretmen Halil İbrahim Köktepe'nin arazisine el koyması üzerine 1995 yılından itibaren hukuki sürecin başladığını söyledi. Türkiye'de insanların bu tür davalar açıp mallarını kaybetmesi ve müvekkilinin Türkiye'de yapılan uygulamalardan rahatsızlık duyması üzerine 2002 yılında konuyu AİHM'e taşıdıklarını belirten Mustafa Öztok, ``AİHM'de bu yıl 22 Nisan'da yapılan duruşmanın kararı 22 Temmuzda açıklandı. Kararda, müvekkilimin haklı olduğu, devlet tarafından arazisine el konulamayacağı ve bunun bir mülkiyet hakkı ihlali olduğu neticesine varıldı. Devlete kişiyle anlaşmak üzere 6 aylık süre verildi. Bu sürede uzlaşma olmadığı taktirde mahkeme durumu yeniden inceleyip bu kez müvekkilim için bir tazminata karar verecek. Bizim açımızdan çok önemli olan bu karar Türkiye'de orman idaresiyle bu şekilde itilaflı olan binlerce kişi açısından da çok önemli. Çünkü Türkiye'de yılda 10 bin kişinin bu şekilde mallarına el konuyor. Bu karar, ileriki dönemde o kişiler için örnek teşkil edebilir'' dedi.
Öztok a 175 bin euro tazminat ödendi.
AİHM, Mustafa Öztok'un, satın aldığı arsanın, tazminat ödenmeden kamuya ait ormanlık alan olarak kaydedilmesinin mülkiyet hakkına aykırı olduğu gerekçesiyle açtığı davayı karara bağladı. Öztok'un başlattığı hukuki mücadele sonunda AİHM, Türkiye'nin, şikayetçiye maddi ve manevi tazminat olarak 175 bin euroyu ödemesine hükmetti.
2B'YE DE ETKİ EDEBİLİR
Avukat Mustafa Öztok, AİHM'in kararının 2B uygulaması kapsamında el konulan arazilerin durumlarını da etkileyebileceğini ileri sürerek, ``Bilindiği gibi 2B uygulaması kapsamında orman arazilerinin satışı gündemde. AİHM'in bizim davamızda mülkiyet hakkı ihlali olduğuna yönelik verdiği karar daha önce 2B olarak alıkonulan arazileri de hukuksuz bir durumda el konulmuş arazi durumuna düşürmüştür. Hükümetin bu karardan sonra arazileri satmasını değil, bedelsiz olarak devretmesini beklemekteyiz. Çünkü bu malların çoğunluğu tapulu olan mallardır ve vatandaşlardan rızası dışında alınmıştır. Önümüzdeki günlerde bu karar sayesinde 2B uygulamasında yeni gelişmeler olacağını düşünüyorum'' diye konuştu.