banner392

TÜRK ORDUSU VE ABD-İŞBİRLİKÇİ OPERASYONLARI

Köşe yazarımız Prof. Dr. Nurullah Aydın bugünkü yazısında Türk ordusu ve ABD işbirlikçi operasyonlarını yazdı. İşte hocamızın yazısı.

TÜRK ORDUSU VE ABD-İŞBİRLİKÇİ OPERASYONLARI
Yine pusu yine şehit. Bir yandan PKK bir yandan ABD bir yandan işbirlikçiler, topyekün saldırı içinde. Eskiden solculuk ve komünizm iç tehdit olarak görülüyordu. 2001 de MGK iç tehdit tanımını değiştirir. Irkçı milliyetçilik, bölücülük ve irtica iç tehdit kapsamına alındı.
 
Yani MGK, Amerika’nın maşası olan akımları iç tehdit kapsamına almıştı. Bu durumda, ABD’nin Türk ordusuna karşı savaş ilan etmekten başka bir çaresi kalmaz.
 
ÖKK, Gölbaşı’nda kendi yeri ve binası için çalışmaya başladığında da, yolsuzluk iddialarıyla saldırıya uğrar.
 
Yapısı sivilleşen, içi boşaltılan, etkisi kısıtlanan Milli Güvenlik Kurulu’nun Toplumsal İlişkiler Başkanlığı’nı ÖKK bünyesine dahil etmek ve ÖKK’nın 2006 yılında tümen seviyesinden kolordu seviyesine çıkarılması da ABD’nin kızgınlığını arttırdı.
 
ÖKK’ya yönelik giderek artan ve karargâhının basılması noktasına kadar varan saldırının en önemli nedenlerinden biri de Org. Büyükanıt’ın Genelkurmay Başkanlığı döneminde yapılan bir değişiklikti.
 
Gayrı Nizami Harp tanımını değiştiren ÖKK, tanıma şu ifadeyi ekler:
“Düşmanın fiziki, ekonomik, psikolojik, siyasi vb. işgallerine maruz kalmış bir bölgede işgali ortaya çıkarmak, engellemek ve karşı tedbirleri uygulamak”…
 
Bu ifade, yalnızca 50 yıldır NATO aracılığıyla ve Özel Harp Dairesi üzerinden denetlenen TSK’nın yaptığı bir tanım değişikliği değil aynı zamanda yeni sürece ilişkin tehdidin kaynağına yönelik bir durum saptamasıydı!
 
Operasyon, ABD’nin Irak işgali öncesinde başlatılır.
ABD, bölge politikalarını TSK’yı ikna etmeden hayata geçiremeyeceğinin farkında olarak operasyonu işbirlikçilerle planlar ve uygulamaya koyar. TSK’yı sindirmenin en kritik mevzilerinden biri de Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bayrak dikmekti!
 
Ama bütün bunları yapmak için, Türk Ordusu’nun vatanı savunma iradesinin kırılması gerekiyordu.
- Operasyon tezgahları ile aynen Endonezya’da yapıldığı gibi önce Türk ordusunun saygınlığı yok edilecek.
- Türk ordusu, Amerikancı iktidarın Barzani Devleti’ni tanıma ve himaye altına alma yolunda attığı adımlara ses çıkaramayacak.
- Ordu siyasete karışmayacak, güvenlikle ilgili görüş açıklamayacak aksi halde darbe yapma  suçlamaları ile susturulacak.
- Özel Kuvvetler, Güneydoğu’da kışkırtılacak olan bir ayaklanmaya müdahale edemeyecek.
 
Hayali Arınç suikasti tertibi bunun sonucu planlanır.
 
Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda yapılan aramalar aynı zamanda, Genelkurmay başkanın  Komutanlarını da alarak Trabzon’da Oruç Reis Fırkateyni’nde yaptığı açıklamalara cevap olur.
 
ABD, savcısı ile siyaset uzmanlarıyla, CIA, FBI, NSA ajanları ile Türkiye’de karargah kurar ve operasyonlara başlar ve devam ederler.
 
Telefon dinlemeleri, Youtuba ses bantlarının yayınlanması, gizli tanıklar, ihbarlar hayali belgeler, planlanır ve uygulamaya konulur.
 
Profesörü, gazetecisi, emekli savcısı, emekli askeri, gazetelerde, televizyonlarda sözcü yapılır. Kara propaganda da üzerlerine düşen yaparlar.
 
Bugünkü durum, TSK’nın yıllar yılı NATO kontrolüne terk edilmesinin bir sonucudur.
 
ABD, ikili ve NATO anlaşmalarına ve yapılanmasına dayanarak Türkiye’de operasyonu yürütebilmektedir.
 
Türk Ordusu’nun NATO içinde kalarak milli niteliğini muhafaza edemeyeceği ve kendisini koruyamayacağı artık son gelişmelerle bir kez daha kanıtlanmıştır.
 
Günün Sözü; Tek yönlü değerlendirmeler insanı yanlış kanaate götürür.

Prof.Dr. Nurullah Aydın
Güncelleme Tarihi: 14 Ağustos 2011, 11:13

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER