İşte o yazı:
Elbette tepki verenler, olaylara sade bir vatandaş gözü ile bakıp yazılanları anlamayanlar çıkacaktır. Ancak Müslümanlar olarak olaylara “İslam çerçevesinden” bakmamız lazım.
Bildiğiniz üzere “Türkçe Olimpiyatları” adı altında “şölen” olarak lanse edilen bir organizasyon var. 100’ü aşkın ülkeden gelen yüzlerce öğrenci, verilecek ödülü alabilmek için öğrendikleri “Türkçe” ile şarkılar söylemiş, danslar etmiş, horon oynamışlar.
Şimdi bunu görenler “ne güzle ya, dilimizi, kültürümüzü öğrenmişler. Bak benim dilim Türkçe, ismini bilmediğim ülkelerde konuşuluyor” diyecek ve gurur duyacaktır.
Türkiye’yi tanıtıyoruz. Siz turizmden sorumlu devlet bakanı mısınız da Türkiye’yi tanıtıyorsunuz?
MÜSLÜMAN BÖYLE DÜŞÜNEMEZ
Bu okulları, İslami olarak bildiğimiz, müslüman olarak tanıdığımız ve özellikle hoca kimlikli kişiler açmasaydı, sıradan bir Türk iş adamının veya devletin bir organizasyonu olsaydı böyle düşünebilirdik elbette. Ancak bu okulu açanlar tam tersi, dinden imandan vaaz edenler, Said-i Nursi hazretlerinin yolundan gittiğini iddia edenlerdir.
Bakın mesela tek örneğimiz, Peygamberimiz (Aleyhisselam), Hazreti Musab bin Umeyr’i Medine’ye tebliğ maksatlı göndermiştir. “Git onlara ne yer ne içeriz anlat” dememiş, islamı öğretmesini istemiştir. Peki, bu cemaat bir öğretmeni “hizmet gönüllüsü” olarak niçin göndermektedir?
Bir din adamı olan, gittiği her yerde İslam talebesi yetiştiren Said-i Nursi bu organizasyonu ne kadar doğru bulurdu acaba? Kendisi bizatihi kürt olan büyük insan, Kürtçeyi veya Türkçeyi değil:“Kur’an’ın sönmez ve söndürülemez manevi bir güneş olduğunu dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim.” Demiştir.
Yani Said-i Nursinin dediği gibi bir müslüman, dilini veya kültürünü öğretmekle görevli, vazifeli değildir. Onun görevi İslamı öğretmek, İslam’ı yaymaktır.
Peygamberimiz ve ashabının, ecdadımız Osmanlı’nın da cihat etme amacı bu değil midir?
“Adını bile bilmediğimiz yerde Türkçe konuşuluyor” Bu adamlar, çocuklar, gençler, dinsiz imansız gittikten sonra, cehennemi boyladıktan sonra, ha Amerikan kültürü ile yaşamış, ha Türk kültürü ile yaşamış ne fark eder? “Sen beni koru ey İsa” cümlesini Türkçe söylemesi midir marifet?
DİN KARDEŞLİĞİ DEĞİL, TÜRKÇE KARDEŞLİĞİ!
Amerikalılar ve İngilizler böyle faaliyetlerinde kendi batıl dinlerini empoze ederken, bizim Müslümanların sadece bir dil öğretip, dans ettirmesini hayranlıkla izlemeleri gerçekten çok garip ve acayip bir durum.
İslam hâkim olamadıktan, İnsanlar İslam’dan, Kur’an’dan ve kâinatın Efendisi, son peygamber, kurtuluş rehberimiz, önderimiz, şefaatçimiz Hazreti Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizden ve onun güzide ashabından habersiz olduktan sonra Dünya Türkçe konuşsa ne fayda? Bir Hazreti Ebubekir (Radıyallahu anh) Efendimizi tanımadıktan sonra bütün lisanları bilse ne fayda?
Anlatmak istediğimiz şey; Bir müslüman dilini veya kültürünü aşılamakla görevli olmadığı gibi dini yaymakla yükümlüdür. İslamı tebliğ etmekle görevlidir. İslamı telkin etmesi farzdır.
AKLA BİR SORU GELİYOR:
Acaba açılan bu okullarda öğrencilere “siz dininizde kalın, siz de cennete gireceksiniz, hepsi aynı kaynaktan geliyor” diyerek diyalog adına büyük bir gaflete ve delalete mi imza atılıyor? Neticede Papa ve Amerika bu okulların açılmasına göz yumuyor.
Amerika bir memleketi işgal edecek, siz de Türkiye’deki solcu kesimin şeriatı istemekle suçladığı İslami bir cemaat olarak okul açacaksınız? Mümkün mü bu? Ama Amerika’nın işgalinin hemen ardından Afganistan’a okul açıldı ve hizmete girdi. Başka vakıfların hizmetleri terör örgütü, radikal İslamcı yaftası yiyerek kapanırken, bu okullar tam gaz devam etti.
Evet öyle görünüyor ki, bu organizasyonlar, teveccüh ve takdiri çekmek amacıyla yapılan birer göz boyamadır ve İslam adına hiçbir değeri yoktur. Hazreti Allah Celle Celaluhu verilen nimetlerin İslam için kullanılmamasının da hesabını soracaktır. Gidilen yerde “Eslim, teslim” yani müslüman ol, selameti bul denmedikten sonra, dikkat edin “denmedikten sonra” bir faydası yoktur. Allah Celle celaluhu:“Niçin Türkçe öğretmedin” diye sormayacağı gibi Türkçe öğrettiğin içinde bir mükafat vermeyecek, “Niçin İslamı tebliğ etmedin” diye de sual edecek ve hesap soracaktır.
Ama kime anlatacaksınız ki bunları!!! Puthaneye girip, putperestler ile ayine katıldıktan sonra televizyonlarında bin bir renk ile gösteren zihniyet, Budizm ahlak dinidir diyen zihniyet, Hıristiyanlığı ve Yahudiliği İbrahimi bir din olarak kabul edip, Yahudi ve Hıristiyanlarla ittifakımız var diyen bir zihniyet… Onlar gözleri ile gördükleri halde görmezden gelir, kulakları ile duydukları halde duymazlıktan gelir, kalpleri ile idrak ettikleri halde anlamazlıktan gelirler…
Allah sonumuzu hayreylesin….
Elbette tepki verenler, olaylara sade bir vatandaş gözü ile bakıp yazılanları anlamayanlar çıkacaktır. Ancak Müslümanlar olarak olaylara “İslam çerçevesinden” bakmamız lazım.
Bildiğiniz üzere “Türkçe Olimpiyatları” adı altında “şölen” olarak lanse edilen bir organizasyon var. 100’ü aşkın ülkeden gelen yüzlerce öğrenci, verilecek ödülü alabilmek için öğrendikleri “Türkçe” ile şarkılar söylemiş, danslar etmiş, horon oynamışlar.
Şimdi bunu görenler “ne güzle ya, dilimizi, kültürümüzü öğrenmişler. Bak benim dilim Türkçe, ismini bilmediğim ülkelerde konuşuluyor” diyecek ve gurur duyacaktır.
Türkiye’yi tanıtıyoruz. Siz turizmden sorumlu devlet bakanı mısınız da Türkiye’yi tanıtıyorsunuz?
MÜSLÜMAN BÖYLE DÜŞÜNEMEZ
Bu okulları, İslami olarak bildiğimiz, müslüman olarak tanıdığımız ve özellikle hoca kimlikli kişiler açmasaydı, sıradan bir Türk iş adamının veya devletin bir organizasyonu olsaydı böyle düşünebilirdik elbette. Ancak bu okulu açanlar tam tersi, dinden imandan vaaz edenler, Said-i Nursi hazretlerinin yolundan gittiğini iddia edenlerdir.
Bakın mesela tek örneğimiz, Peygamberimiz (Aleyhisselam), Hazreti Musab bin Umeyr’i Medine’ye tebliğ maksatlı göndermiştir. “Git onlara ne yer ne içeriz anlat” dememiş, islamı öğretmesini istemiştir. Peki, bu cemaat bir öğretmeni “hizmet gönüllüsü” olarak niçin göndermektedir?
Bir din adamı olan, gittiği her yerde İslam talebesi yetiştiren Said-i Nursi bu organizasyonu ne kadar doğru bulurdu acaba? Kendisi bizatihi kürt olan büyük insan, Kürtçeyi veya Türkçeyi değil:“Kur’an’ın sönmez ve söndürülemez manevi bir güneş olduğunu dünyaya ispat edeceğim ve göstereceğim.” Demiştir.
Yani Said-i Nursinin dediği gibi bir müslüman, dilini veya kültürünü öğretmekle görevli, vazifeli değildir. Onun görevi İslamı öğretmek, İslam’ı yaymaktır.
Peygamberimiz ve ashabının, ecdadımız Osmanlı’nın da cihat etme amacı bu değil midir?
“Adını bile bilmediğimiz yerde Türkçe konuşuluyor” Bu adamlar, çocuklar, gençler, dinsiz imansız gittikten sonra, cehennemi boyladıktan sonra, ha Amerikan kültürü ile yaşamış, ha Türk kültürü ile yaşamış ne fark eder? “Sen beni koru ey İsa” cümlesini Türkçe söylemesi midir marifet?
DİN KARDEŞLİĞİ DEĞİL, TÜRKÇE KARDEŞLİĞİ!
Amerikalılar ve İngilizler böyle faaliyetlerinde kendi batıl dinlerini empoze ederken, bizim Müslümanların sadece bir dil öğretip, dans ettirmesini hayranlıkla izlemeleri gerçekten çok garip ve acayip bir durum.
İslam hâkim olamadıktan, İnsanlar İslam’dan, Kur’an’dan ve kâinatın Efendisi, son peygamber, kurtuluş rehberimiz, önderimiz, şefaatçimiz Hazreti Muhammed Mustafa (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) Efendimizden ve onun güzide ashabından habersiz olduktan sonra Dünya Türkçe konuşsa ne fayda? Bir Hazreti Ebubekir (Radıyallahu anh) Efendimizi tanımadıktan sonra bütün lisanları bilse ne fayda?
Anlatmak istediğimiz şey; Bir müslüman dilini veya kültürünü aşılamakla görevli olmadığı gibi dini yaymakla yükümlüdür. İslamı tebliğ etmekle görevlidir. İslamı telkin etmesi farzdır.
AKLA BİR SORU GELİYOR:
Acaba açılan bu okullarda öğrencilere “siz dininizde kalın, siz de cennete gireceksiniz, hepsi aynı kaynaktan geliyor” diyerek diyalog adına büyük bir gaflete ve delalete mi imza atılıyor? Neticede Papa ve Amerika bu okulların açılmasına göz yumuyor.
Amerika bir memleketi işgal edecek, siz de Türkiye’deki solcu kesimin şeriatı istemekle suçladığı İslami bir cemaat olarak okul açacaksınız? Mümkün mü bu? Ama Amerika’nın işgalinin hemen ardından Afganistan’a okul açıldı ve hizmete girdi. Başka vakıfların hizmetleri terör örgütü, radikal İslamcı yaftası yiyerek kapanırken, bu okullar tam gaz devam etti.
Evet öyle görünüyor ki, bu organizasyonlar, teveccüh ve takdiri çekmek amacıyla yapılan birer göz boyamadır ve İslam adına hiçbir değeri yoktur. Hazreti Allah Celle Celaluhu verilen nimetlerin İslam için kullanılmamasının da hesabını soracaktır. Gidilen yerde “Eslim, teslim” yani müslüman ol, selameti bul denmedikten sonra, dikkat edin “denmedikten sonra” bir faydası yoktur. Allah Celle celaluhu:“Niçin Türkçe öğretmedin” diye sormayacağı gibi Türkçe öğrettiğin içinde bir mükafat vermeyecek, “Niçin İslamı tebliğ etmedin” diye de sual edecek ve hesap soracaktır.
Ama kime anlatacaksınız ki bunları!!! Puthaneye girip, putperestler ile ayine katıldıktan sonra televizyonlarında bin bir renk ile gösteren zihniyet, Budizm ahlak dinidir diyen zihniyet, Hıristiyanlığı ve Yahudiliği İbrahimi bir din olarak kabul edip, Yahudi ve Hıristiyanlarla ittifakımız var diyen bir zihniyet… Onlar gözleri ile gördükleri halde görmezden gelir, kulakları ile duydukları halde duymazlıktan gelir, kalpleri ile idrak ettikleri halde anlamazlıktan gelirler…
Allah sonumuzu hayreylesin….
www.internetajans.com
Güncelleme Tarihi: 13 Temmuz 2011, 03:16
müslümanlar bölünmüş hiç bir cemaat diğerinin yaptığını beyenmiyor. benzaten hiçbirini begenmiyorum ama yine de her cemaatin yaptığına saygı duyuyorum.