banner400

Pamukovalı Kuva -i Milliye Kahramanı Aziz Gür kimdir?

Merhum Gazeteci Hasan Pulur 01/03/1996 tarihinde köşesinde yazdığı Pamukova'nın yetiştirdiği Yargıtay üyesi Merhum Kemal Gür ün babası Kuva-i Milliyeci Aziz Gür bey, hiçbir zaman yaptıkları ile övünmemiş olan bu insan kimdir….

Pamukovalı Kuva -i Milliye Kahramanı Aziz Gür kimdir?

Hasan Pulur Aziz Gür’ü anlatmış. Aradan 20 sene geçtiği halde ilk defa merhum Kemal Gür’ün merhum babası Kuva-yi Milliyeci Aziz beyi Pamukovahaber.com olarak gündeme getirmekle gurur duyduğumuzu, ancak bu köşe yasızını saklayan, yine Pamukova nın bilgi bankası olan Foto Yakup u da burada anmadan geçmeyelim.

Mermuh Yargıtay üyesi Kemal Gürün merhum babası Aziz Gür anısı olan Hasan Pulur’un makalesini saklayıp bizi ulaştıran Yakup Budak (foto Yakup) onada ayrıca teşekkür ederek. Pamukova nın yetiştirdiği çok değerli bir insanı Hasan Pulur kalemi ile yeniden güncelleştirirek gençlere, bilmeyenlere ulaştırmanın onur ve gururunu yaşıyoruz.

İŞTE HASAN PULUR UN YAZISI ŞÖYLE.

Başlık: Cumhuriyete Kadroları

Yargıtay Onursal üyesi Çetin Aşçıoğlu’nun kitabını okuyanlar, bir anıyı hatırlayacaklardır.

Yıl 1952, Demokrat Parti iktidarıdır, Bilecik’te seçim vardır, geçenlerde kaybettiğimiz CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek adaydır. Devrin iktidarı Gülek’ten rahatsızdır. Adalet Bakanı, Bilecik Savcısı rahmetli Fahrettin Oğuz’a telefon edip Gülek’in tutuklanıp Ankara ya gönderilmesini ister.

Oysa Savcı öyle düşünmemektedir, Bakan kızar:

“Sen ne biçim Savcısın?

Ne biçim savcıdır ha!

O Cumhuriyet’in Savcısıdır. “Benim görevim bitmiştir” der. Telefonu Bakanın yüzüne kapar. Olaya tanık olan genç yargıç adayı Kemal Gür’e döner:

“ Evladım benim gibi yapmaya hazırsan devam et! Yoksa adaleti rencide edersin, incitirsin, küçük düşürürsün!”

O günün yargıç adayı yıllar sonra Yargıtay Onursal Üyesi seçilir ve 20 Ağustos 1970 tarihli Yeni Adam Dergisinde bu olayı yazar, güncelleştirir, şöyle der:

“Adaleti çiğnemek ne kelime rencide etmeyi bile aklına sığdıramayan bir dev karakterdi. Bembeyaz eldivenlerini basına bile göstermedi.”

* * *

Bu olayı okuyan bir okur bize Cumhuriyet’in 50. Yılında yayınlanan “ Sakarya İl Yıllığı / 1973” ün 161. Sayfasının fotokopisini yollamış; “ Çetin Aşçıoğlu’nun kitabında adı geçen Yargıtay Onursal Üyesi Kemal Gür’ün babasını tanıyın” diyor…

Kemal Gür’ün babası Kuva – yı Milliyeci Aziz Gür Bey…

Yıllıkta, Adapazarlı Kuva – yı Milliyeciler anlatılırken merhum Azir Gür için şunlar yazılı:

“Müftüzade Rüştü Bey’in en yakın arkadaşlarından biridir. Müdafaa i Hukukçuların en faal olanların başında genç, cesur ve çeik bir kahramandı. Müthiş bir sür’at -i intikal kabiliyeti vardı. Gece gündüz müsellah memleketin kendisinden beklediği hizmeti fedekarane ifa etti. Fakat çok mütevazi bir insandı. Hiçbir zaman yaptıkları ile övünmedi.

Oğlu Kemal Gür bir gün, baba ne kadar parasızlık çekiyorsun, Atatürk’e mektup yaz. Sana iş versin. Demişti. Kendisine:

-Gazi bize daha ne verecek, öyle günler oldu ki, mücüdeleyi devam ettirmek üzere Asya içlerine kadar çekilmeyi göze aldı, öyle günler oldu ki biz çoluk çocuğun ırzını ve namusunu korumak için hayatımızın sonuna kadar silahlı kalmaya rıza gösterdik, size masal gelir bunlar. Gazi’den bir şey istemek için insanın çok insafsiz olması lazımdır. Şu asayişe bak, asayişsizliğin ne demek olduğunu bimyenler bu halın ne mana ifade ettiğini anlayamazlar, diye cevap verdi.

“ Şapkayı ilk giyen o vakit ki taasuba rağmen Atatürk’ün İnkılabını nefsinde ilk uygulayan ilerici bir insandı… Yeni harfler çıktığında alfabeyi cebinden çıkarmamıştır.

Oğlunu küçüks bir doğu ilçesine göreve uğurlarken, Cumhuriyet sizindir, ona iyi bakmalısınız, dürüstlükten şaşmayın, yılmadan yorulmadan çalışın, diyordu”

İŞTE bizim tasfiye edilmek, yok edilmek, hatta dibine kibrit suyu dökülmek istenen “Cumhuriyet Kadroları”nın kökünde bu insanlar vardır; Bilecik Savcısı gibi Adapazarlı “Kuvacı” gibi…

HASAN Yalçın’ın son siyasi gelişmeleri “Şu yakın tarihin sonunda, hayranlık verici olan, sadece Cumhuriyet devriminin muhteşem direnişidir. Bu kadar ihanete rağmen teslim olmamıştır, tüketilmemiştir. (….) ihanet büyüktür, öyleyse direnişte büyük olacaktır.”diye yorumlaması boşuna mıdır? (Aydınlık /24 Şubat 1996)

Hasan PULUR


Güncelleme Tarihi: 04 Şubat 2019, 22:35

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

YORUMLAR
Ömer Faruk BAYKAL
Ömer Faruk BAYKAL - 8 yıl Önce

Aziz GÜR ve Kemal GÜR yaptıkları doğasından gelen ve gördüklerinden feyz alan birbirinin devamı iki nesil.Bizlere rehber oldular,onurlu isim bıraktılar.Bir çiftçi ve bir hakim.Şu zaman diliminde bu bayrak yarışının kulvardaki isimleri bizleriz.Onların izindeyiz ve hiçbir beklentimiz olmadan Atatürk'çü düşüncenin muhafızlarıyız.

Aziz Babür Gür
Aziz Babür Gür - 8 yıl Önce

Sevgili arkadaşlar, yayınıniz beni çok duygulandırdı. Sevgili Yakup'a da katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Ailece atalarımızla övünmek yerine kendi çapımızda ülkeye artı değerler katmayı görev bildik. Onların yükünü bıraktıkları yerden taşıma gayreti içerisindeyiz. Vatan sevgisi genlerimize oturmuş. Çocuklarımız da yetişti, bize benzedi çok şükür...
Ancak aşağıda yazacaklarım o günlerde esasen Anadolu'nun savaş sonrası genel durumu ile ilgili olduğu için paylaşmak istedim. Yazıda geçen, babamın çocukken dedeme, "Baba ne kadar parasızlık çekiyorsun, git söyle Atatürk sana iş versin" dediği zamanla ilgili ailenin durumu şu:
Bir gün babaannem dedeme, "Aziz efendi, evde un da bitti. Ekmek de yoğuramayız artık", diyor...
Ve hayvanlara yem olarak ayrılmış arpadan bir miktarını değirmene götürüyor dedem. Sonra Eskişehir'e gidip 8 çuval un alıyor. Ancak dönüşde trende yalvaran yalvarana bir çuvalını ver diye... Sonuç, dedem çuvalları dağıta dağıta eve ancak 2 çuval getirebilmiş.
Evet,

SIRADAKİ HABER