Özel Ankara Güven Hastanesi, 9. Cumhurbaşkanı'nın böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve akut solunum yolları enfeksiyonu sebebiyle hayatını kaybettiğini belirtti.
Özel Ankara Güven Hastanesi'nin yaptığı yazılı açıklama şu şekilde:
"Sayın 9.Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel, 13 Mayıs 2015 tarihinde böbrek yetmezliği, kalp yetmezliği ve akut solunum yolları enfeksiyonu sebebiyle hastanemize yatırılmıştır.
Takip eden günlerde sağlık durumu giderek ağırlaşmış ve tedavileri devam etmekte iken, 16/06/2015 tarihinde solunum ve kalp fonksiyonlarında ileri derece kötüleşme olmuştur. Yapılan tüm girişimlere rağmen cevap alınamamış, 17/06/2015 saat 02.05 'de hayatını kaybetmiştir.
Kendisine Allah'tan rahmet, yakınlarına ve Türk Milletine baş sağlığı dileriz."
Eşi Nazmiye Demirel'i 27 Mayıs 2013'te kaybeden ve siyasette "Baba" lakabıyla anılan Demirel'in çocuğu yoktu.
12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 darbelerinde Başbakanlık'tan uzaklaştırılan Demirel, Türkiye siyasetinin merkez sağına Adnan Menderes sonrasında damga vuran isimdi.
DEMİREL'İN YAŞAMI
30 YAŞINDA GENEL MÜDÜR, 40 YAŞINDA GENEL BAŞKAN, SONRA BAŞBAKAN
1962-1964 yılları arasında serbest müşavir-mühendis olarak çalıştı. Aynı yıllarda Orta Doğu Teknik Üniversitesi'nde su mühendisliği konusunda dersler verdi.
Siyasî yaşamına, 1962 yılında, Adalet Partisi Genel İdare Kurulu üyeliği ile başladı. 28 Kasım 1964 tarihinde bu partiye genel başkan seçilmesinin ardından, kurulmasını sağladığı ve Şubat-Ekim 1965 tarihleri arasında görev yapan koalisyon hükûmetinde Başbakan Yardımcısı olarak görev aldı. 10 Ekim 1965'de yapılan genel seçimlerde başında bulunduğu AP, yüzde 53 oy alarak tek başına iktidar oldu. Bu seçimlerde Isparta Milletvekili olarak Parlamento'ya girdi ve Türkiye'nin 12. Başbakanı olarak hükûmeti kurdu.
Bu hükûmet 4 yıl sürdü. 10 Ekim 1969 tarihindeki genel seçimlerde de Adalet Partisi yine tek başına iktidar oldu. Böylece, 31. T.C. Hükûmeti'ni kurdu. Daha sonra, parti içi bir kriz dolayısı ile, 32. T.C. Hükûmeti'ni kurmak durumunda kaldı. 12 Mart 1971 muhtırası üzerine, başbakanlık görevini bıraktı. 1971 ile 1980 arasında, 1975, 1977 ve 1979'da 3 defa daha hükûmet kurdu. 12 Eylül 1980 müdahalesi üzerine görevi bıraktı ve 7 sene yasaklı olarak siyaset dışı kaldı. 6 Eylül 1987'de yapılan halk oylaması ile yasaklar kaldırıldı ve 24 Eylül 1987 tarihinde, Doğru Yol Partisi Genel Başkanlığı'na seçildi.
TÜRKİYE'NİN EN KARIŞIK DÖNEMLERİNDE BAŞBAKANLIK YAPTI
DEMİREL'İN TARİHE GEÇEN SÖZLERİ
Demirel, 1978 ve 1980 döneminde yaşanan Maraş ve Çorum katliamları sırasında söylediği sözlerle akıllara kazınmıştı.
İşte Demirel'in o dönemde söylediği sözler:
- Bana "Milliyetçiler adam öldürüyor" dedirtemezsiniz.
- Bugün sağ tedhişçi diye bir şey yoktur. Türkiye'de sol tedhişçi vardır, sağ tedhişçi diye bir şey yoktur. Adam öldüren yok yani.
- Ben altı kere gittiysem yedi kere geldim. (Sizi o bulunduğunuz yerden altı defa indirdiler, hala orada oturmaya utanmıyor musunuz? diye soran gazeteciye.)
- Bunların sonu da Allende gibi olacak. (1979 yılında Başbakan Bülent Ecevit'i öldürülen Şili Devlet Başkanı Salvador Allende'ye benzetir.)
- Çorum'u bırak, Fatsa'ya bak (Çorum katliamı hakkında düşüncülerini soran gazeteciye cevabı)
- Kırk günde kabak yetişmez. (1978'de CHP'nin 40 günde Türkçe bilmeyen öğretmenleri alıp öğretmen yapması için demiştir.)
- Ne veriyorlarsa benden beş fazlası (seçim vaatlerinden)
- Parazit yapıyor! (Zam isteyen sendika liderlerine)
- Yollar yürümekle aşınmaz. (12 Mart 1971 öncesi sol örgütlerin yürüyüşleri ile ilgili söyledi)
TUNCAY ÖZKAN'DAN DEMİREL ANISI: ÇÖMEZDİM SORUM ÜZERİNE SUSTU...
CHP İzmir Milletvekili Gazeteci Tuncay Özkan da Twitter adresinden Süleyman Demirel ile olan bir anısını aktardı. Özkan şunları yazdı:
"Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel'in vefatını üzüntüyle öğrendim. Allah rahmet etsin.
Çömezdim sorum üzerine sustu, Güniz Sokak'taki evine çağırıp 'çok iyi bir gazeteci olacaksın soru sormayı biliyorsun' dedi.
Silivri çıkışında yolda buldu; 'Size yapılan bu haksızlığı, hukuksuzluğu telin ediyorum geçmiş olsun kardeşim' dedi.
CHP kazanınca soluğu evinin önünde alırdık; 'Yar şaçların lüle lüle Sülo sana güle güle' diye bağırırdık. Kendisine anlattım, kahkaha ile güldü: 'Çok kızardım, Hanım'a 'Nazmiye saçların' diye bağırırdınız.
Güzel günlerdi. 'Barışmayı bilmeyen kavga etmeyecek' derdi. Pek çok konuda zıttık. Barışıktık. Ulusuma Başsağlığı dilerim. 'Baba' öldü! "