Toplantıya köy sorumluları ile mahalli birim sorumluları katıldılar. İlçe başkanı Kemal Taş’ın yönettiği toplantıya Merkez Yürütme Kurulu üyesi eski il başkanı İsmail Aksoy da katıldı. Aksoy köy ve mahalle birim sorumlularına yönelik parti çalışmaları ve günümüzdeki durum hakkında bilgiler verdi.
İlçe merkezi binasında kürsüde konuşan Aksoy Saadet Partisi’nin diğer partilerden neden farklı olduğunu anlattı. Türkiye’nin bugünkü durumu ile de konuşan GİK üyesi İsmail Aksoy “Dış borç 10 yılda 200 milyar dolardan 600 milyar dolara çıkmıştır. Bankalar bile artık yabancı bankalardan aldıkları krediyi kullanarak vatandaşı borç içine itmişlerdir” dedi.
İŞTE İSMAİL AKSON UN KONUŞMASI
“Nedir bizim diğer siyasi partilerden farkımız? Niye biz böyle bir çalışma içersindeyiz? Hep beraber yaşıyoruz, görüyoruz. Bu ülkede 1946 yılından beri seçimler yapılıyor. Her seçim sonrasında işte bu ülkede başına sağcısı solcusu, milliyetçisi sucusu, bucusu bir sürü iktidarlar geldi geçti hepsini de gördü bu millet. Görmeye de devam ediyor.
“BUGÜNE KADAR GELEN PARTİLERİN ORTAK ÖZELLİKLERİ AMERİKAN CI OLUŞLARI”
Bunların hepsinin ortak özellikleri var. Bunların hepsi Amerikancı, hepside Avrupa Birlikçi, Hepsi İsrailci, Hepsi ekonomide taklitçi montajcı zihniyetli. Dolayısıyla biz Milli Görüş Partisiyiz. Ne demek Milli Görüş? Milli Görüş bağımsız demek, bağımız olmak demek. Dolayısıyla bizim siyasi partimiz de biz iktidara geldik mi geldik, Nasıl geldik? Sizin sayenizde geldik. Teşkilatlarımız sayesinde geldik.
Ya da bu ülkede, yada dünya da şimdi yeni bir trent başladı. Bütün ülkelerde demokrasi yerleştirme havası başladı. Bir demokratikleşme başladı.
Öncelikle şunu bilmeliyiz ki!
Siyasette hiç bir şey plansız kendi kendine olmaz. Her şeyin bir planlayıcısı vardır. Yani Türkiye 1940 lı yıllarda ne oldu da tek adam yönetiminden, milli şef yönetiminden bıktı da çok partili hayata geçti. Yani bunu millete iyilik olsun falan diye mi yaptılar, Ya da işte birileri çıktı da böyle olsun dedi diye mi yapıldı.
Bu tesadüfen şey olmuş değiliz. Bir plan dahilinde, bir program dahilinde Türkiye 194 lı yıllardan sonra çok partili hayata geçti.
“BUGÜN TÜRKİYE'NİN YILLAR ÖNCE YAŞADIKLARINI ARAP ÜLKELERİ YAŞIYOR”
Bugün Türkiye nin yaşadığı bu deneyimleri Arap ülkeleri yaşıyor, Afrika ülkeleri yaşıyor. Dolayısıyla bunların bir planlayıcısı var. Hiç bir şey plansız kendi kafasına göre hercümert içersine olmuyor.
Bakın Amerikan başkanlık danışmanı var. Grand Müller diye bir adam aynen şunu söylüyor: Bundan önce Amerikan Zenci diş işleri bakanı vardı dedi ki
“Biz orta doğuda Fas tan Endonezya ya kadar 17 tane ülkenin haritalarını değiştireceğiz.”
Bir plan dahilinde, bir program dahilinde buradaki halklara ne oldu da birden bire tepedekileri indiriverdiler de, yeni bir yönetim oluşsun dediler. Bunlar hem Amerika nın dünyayı yönettiğini söyleyen gücün işte bu ülkelerde bir takım güçlerin yapmış olduğu hareketlerden sonra, birtakım çalışmalardan sonra bu ülkedeki iktidarlar devrildi, yerine demokrasi adı altında halkın siyasete alet edilmesine yönelik bir düzel geldi.
“TÜRKİYE DE EKONOMİ İYİ GİDİYOR MU?”
Ne oldu bu düzen geldi de. Türkiye’de de olduğu gibi Türkiye de 70 milyon insan çalışıyor, çabalıyor maalesef geçen sene 54 milyar dolar sadece borç para ödedik. İşte o ülkelerde de oldu. O ülkelerde de şöyle böyle bir diktatör vardı, ya da diktatoriyel bir rejim vardı. Halk işte öyle böyle giderken bu diktatörlerle uğraşmayı bıraktılar dolayısıyla şimdi halkı yönetime alet ederek bugünkü bu durumdaki ülkeleri sömürmeye devam ediyorlar.
Şimdi Türkiye’ye gelirsek bizim farkımız nedir?
Sadet Partisi olarak bizim farkımız; biz diğer siyasi partiler gibi dışarıdan, ya da içeriden birilerinden destek almadan, büyük holdinglerin parasıyla hareket etmeden, medya patronlarının desteğiyle hareket etmeden, sadece milletimizle, milletimizin gücüyle harekete eden, milletimizin gücüne güvenen bir siyasi partiyiz. Bizim başka desteklerimiz yok. Başka desteklerimiz olsa zaten iktidarda görürdünüz devamlı.
Ama biz iktidara muhtelif zamanlarda geldik. Biz gelişimizde tamamen milletimizin desteğiyle oldu.
Bizim diğer siyasi partilerden farkımız var. Yoksa bizim diğer arkadaşlarla işimiz yok. Bu hükümeti yönetenlerle bir kavgamızda yok. Bizim derdimiz bu memleketin adil bir şekilde yönetilmesidir. Adil bir şekilde yönetilmeyi hep gazetelerden okuyorsunuz. Türkiye’nin enerji ithalatı 50 milyar dolar bir yılda 50 milyar dolar enerji ithal ediyoruz. Bunun 40 milyar dolar kadarına petrol ithal ediyoruz. Şimdi düşünün petrol rafineriden 800 liraya geliyor. 80 kuruşa geliyor. Siz kaça alıyorsunuz mazotu? 3,8 yani dört lira, beş katı pahalıya alıyorsunuz. Yani 50 milyar dolar gibi bir para ödüyoruz bunu halkına 5 katı gibi bir parayla satıyoruz. Yani bu ülke siz gidip te manavdan domates alırken, fırına gidip de ekmek alırken, bakkala gidip de un alırken, ödediğiniz her paranın üç katı beş katı maliyetiyle aldıysa siz ona dört katı fiyatıyla alıyorsunuz. Bu devlet sizden aldığı bu parayı götürüyor faizciye veriyor. Böyle bir düzen var Türkiye de. Biz bu düzeni ortadan kaldırıp adli bir düzen kuracağız. Bizim farkımız bu.
Niye bu arkadaşlarda böyle söylüyorlar da iktidara gelince niye yapmadılar?
Bundan evvel iktidara gelenler de daha önce söyledikleri şeyi yapmadılar? Niye yapmıyorlar?
Birincisi inanç eksikliği var. Bu ülkede kendi uçağımızı yaparız. Bu ülkeyi ayağa kaldırırız inancı eksikliği var. Ne var bunu batı yapıyor gidelim batıdan alalım. Böyle bir zihniyet var.
Biz nasıl yaparız? Şöyle bir arkaya baktığımızda 1938 de bu ülke uçak üretmiş. Bu uçağı bu ülkenin insanı üretti. Biz bunlara yapabiliriz.
Bunlar ne yapıyorlar? Efendim Dünya Ticaret örgütü var. AB var. O var bu var diye siz bu milletin hakkını yediyorsunuz.
Biz rahmetli hocam la bunları yaptık. İktidar olduk. O zaman hocam diyor. Hemen başbakanlık danışmanları geldi. İlk önce AB gibi ülkeleri ziyaret edelim dediler. Hocam hayır ben önce kardeş ülkeleri ziyaret edeceğim dedi ve etti de.
Şimdi Grand Müller var ya ABD başkanı danışmanı şöyle diyor: “ Bu Afrika da, Arap Ülkelerinde olan hadiselerden ürkemeyiniz” diyor. Bu diktatörleri falan hepsinin indirilmesi lazım ABD nin de bunlara destek olması lazım diyor. Böyle diyor ama bunu şöyle okumak lazım. “Biz buradaki olayları hep tezgahlıyoruz. Bunları tezgahlayan biziz” diyorlar. Bunlar hep tezgahtırlar. Burada Mısır da, şurada burada Müslüman kardeşler örgütü var. Biliyorsunuz onların partileri de var. Bunların iktidara gelmesinden de korkmayın diyor. Çükü bunlar iktidara gelirler Dünya şartlarıyla da çok şey değiller. Bunların hepsi de molla Bunlar çok fazla da şey yapamazlar. Başarılı olamazlar. Başarılı olamadıkları içinde iktidarları bir dahaki dönümde sürdüremezler. Dolayısıyla batıya bağımlı batıya uyumlu insanlar gelir iktidara biz onlarla daha iyi anlaşır, daha iyi yaşarız. Diyorlar. Bunu bir plan dahilin de yaptılar. İşte Türkiye’de de durum bu.
Biz iktidara geldiğimizde ağır sanayii hamlesi başlattık. Et balık kurumlarını kurduk. Bu ülkede yatırımlar bizim zamanımızda yapıldı.
Bu arkadaşlar iktidara geldikleri on yıldır ne yaptılar?
Allah rızası için bu ülkede ağır sanayi kurduklarını hiç duydunuz mu? Yapmazlar aynı zihniyetler çünkü.
Kıbrıs barış harekatı var. Biz bu Barış harekatını ağzımıza doluyoruz ama şu çok önemli; Şimdi hani bu füze kalkanı işi için bir sürü mesele uyduruyorlar. Bütün dünya basını sakın ha Barış Harekatı yapmayın diye Türkiye yi tehdit ettiği halde biz barış harekatını yaptık. O zaman rahmetli Ecevit Başbakandı Allah rahmet etsin. O zaman hükümet irade ortay koydu barış harekatı oldu. Bizden önce de sonrada hiç bir harekat yapabildiler mi yapamadılar.
Biz Amerika’nın uşağı değiliz. Dünya Ticaret Örgütünün uşağı değiliz. AB kapısında onların uşağı değiliz. Biz refah yol hükmet zamanında hiç borçlanmadık, hatta borcumuzu da ödemeye başlamıştık. Şimdi bu arkadaşlar 10 yıldır iktidardalar. Bunlar iktidara geldiklerinde Türkiye de 20 milyar dolar borç vardı. Şimdi 600 milyar dolar borç oldu.
Bunlar iktidara gelmek için gittiler Londra ya, Waşhington’a, Yahudilerle birlik oldular. Dünyayı yöneten elit gruplar var İşte Amerika’yı da yöneten 20 tane bankanın sahibi var bunlar onlarla gittiler görüştüler. Ne farkları var. Türkiye yine borç faizi ödüyor. Yani her yıl 50 milyar dolar borç faizi ödüyoruz. Bunu ben söylemiyorum. Açıkladıkları bütçede maliye bakanı dedi ki bu sene 54 milyar dolar borç faizi ödeyeceğiz dedi. Dünyada en fazla borç faizi ödeyen bir ülkeyiz.
Peki ihracatımız ne? İhracat arttı. 120 milyar dolar ihracat var. İthalatımız 250 milyar dolar. Türkiye de eskiden şöyle ya da böyle üretim yapılıyordu. Bir şey üretiliyordu. Fakat o hale geldi ki üretim ithalata bağlı kaldı. İthlal edilmezse Türkiye de üretilen ne var. Ülker bile süt tozunu dışarıdan getiriyor. Her şeyimiz ithalata bağlı hale geldi.
GECİCİ BAHAR
Bakın geçici olarak Türkiye de sanki son 10 yıldır herkesin arabası var şusu var busu var, böyle refah payı var gibi. Hayır refah yok bundan 10 yıl evvel 2002 de halkın borçlanma oranı yüzde 4’lerdeydi. Bugün halkın borçlanma oranı yüzde 60. Eskiden sadece devlet borçluydu. Şimdi herkes borçlandı, her kesim borçlandı. Halk borçlu şirketler borçlu.
Bugün marifetmiş gibi söylüyorlar bankalar çok güçlü diyorlar. Eskiden bankalar batırıyordu diyorlar. Hayır arkadaşlar onlarda dışarı bağımlı. Bankalar yabancı bankalardan borç para alıyorlar. Avrupa da insanlar paralarını tasarruf ediyorlar bankalara yatırıyorlar. Oradaki faizler yüzde yarım, yüzde 1 gibi. O bankalar bizim bankalara daha yüksek faizlerle para veriyor. Buna konselidasyon kredisi derler. Banka’nın bankaya kredi vermesi. Bizim bankalarda yüksek faizlerle vatandaşlara borç veriyorlar. Dünyanın en yüksek faizini yine biz veriyoruz. Bu kredi de bile dışarıya bağımlıyız.
Geçenlerde hatırlarsanız bir yabancı kredi derecelendirme kuruluşu krediyi düşürdü. Hemen bizimkiler çıktılar adamın ağzının payını verdiler. Sen kimin ağzının payını vereceksin? Eğer sana Avrupalı bankalar senin bankalarına borç para vermezse senin sanayin durur. Çünkü sanayin bankadan borç para alacak öyle dönecek. Senin sanayin durunca, senin devletin zor duruma düşer. Türkiye de sanki bir şeyler varmış gibi gözüküyor. Altında bu işin sonucunda, bu kitabın sonucunda çok büyük bir hezimet var.
Sadece bunun 10 yıl öncesini düşündüğümüzde 200 milyar dolar dış borcu olan bir devlet vardı. 40 milyar dolar borcu olan özel sektör vardı. Şimdi 600 milyar dolara iç borç dış borcu olan bir devlet var. Özel sektörün borcu 220 milyar dolara kadar çıkmış bir özel sektörümüz var. Halkında yüzde 4 borçluydu. Şimdi de yüzde 60 a kadar çıkmış. Ekonominin iyi olmadığı bir ülkede siz demokrasi getirebilir misiniz? Siz bu milleti fakirleştirdiniz. Bu milletin parasını topladınız, topladınız yabancıya verdiniz. Onun için biz diyoruz ki biz bu arkadaşların onlardan farkı yok. Bizim iktidara gelmemiz lazım. Biz iktidara gelmezsek vallahi bu ülke bölünecek. Niye bölünecek fakir adamın ne tankı olur ne topu olur. Zaten tankımız tüfeğimizde yok ha. Ne gelirse Amerika’dan geliyor. Uçaklar falan geliyor onların programlarıyla geliyor. Onlar uçmayın diyecekler uçmayacaksınız. Sizin üretmediğiniz silahı adam size kullandırır mı?
Her şeyi biz yapmamız, Ağır Sanayi fabrikalarını bizim kurmamız lazım. Onu da ancak bizim iktidarımızda yapabiliriz”
Selahattin Çırak 13 Yıl Önce
HALA İNADINA KENDİ KENDİNİ KANDIRMAK BUNA DENİR
çırağa cevap 13 Yıl Önce
çırak efendi sen hayattan umudunu kestiysen onlar ne yapsın :)
barış şen 13 Yıl Önce
ya selahattin sen neyin peşindesin...kendi kendini kandırmak demişsin açıklada bilelim...ortam gerici laflar yazma buraya..SAYIN SELAHATTİN HOCA B EYFENDİ..
L.D 13 Yıl Önce
Evet biz kendimizi kandırıyoruz belki, ama sizin inandıklarınız ve destekledikleriniz sizleri kandırıyor sizin haberiniz yok. Allah bilir yukarıdaki yazıyı bile okumadan resinlere bakıp sırf muhalefet olsun diye yorum yapılmış biz inandıgımız bir dava için sırf Allahın rızasını kazanmak için bir çok sıkıntıya ve maddi imkansızlıklara rağmen mücadele ediyoruz ve eminimki kendimizide kandırmıyoruz.
AKÇAKAYALI 13 Yıl Önce
Kemal TAŞ'a güveniyoruz. Dürüst, Çalışkan, Ayrıca AKÇAKAYA'lı AKÇAKAYA KÖYÜNDEN SAĞLAM ADAM ÇIKAR