Kongreyi Divan Başkanlığına getirilen Münir Kutluata, Yerel seçimde belediye başkanı adayı olan Emekli Albay Abdullah Bolal ile emekli Astsubay Senol Erol kongreyi yönettiler.
Genel kurul olağan gündem sırası değiştirildi. Divan başkanı gündemin son sıralarında olan siyasi konuşmaları ilk sıraya aldı. Hazırundan onay isteyen Kutluata verilen çoğunluk oylardan sonra ilk konuşmacı olarak kürsüye tek liste ile yeniden başkan adayı olarak seçime giden başkan adayı Orhan Sezer’e söz verildi.
Orhan Sezer yüreği yeten herkesi Milliyetçi Hareket Partisi çatısı altında birleşerek AKP iktidarı ile mücadeleye davet etti.
Orhan Sezer Ülkenin bölüme süreci ile karşı karşıya getirildiğini iddia etti. 2015 yılının zor geçeceğini de söyleyen Sezer ekonominin kötüye gittiğini savundu. “Bu gerçekler ortadayken hükümet sürekli toz pembe ekonomik tablolar çizmeye devam ediyor.” Diyen Orhan Sezer 2015 seçimlerinde birlik ve beraberlik içinde çalışarak “Yüreği vatan için, bayrak için, din için çarpan bütün kardeşlerimizi Milliyetçi Hareket Partisi çatısı altında mevcut AKP hükümeti ile mücadeleye davet ediyorum” dedi.
İkinci konuşmayı İl Başkanı Muhammed Levent Bülbül yaptı. Bülbül 2015 Haziran seçimini Türkiye için çok önemli olduğu üzerinde durdu. “Biz Milliyetçi Hareket partisi olarak her seçimi memleketin kaderi açısından çok önemli bir dönüm noktası olarak ifade ediyoruz, ama 2015 haziran Milliyetçi Hareket Partisi için değil Türkiye için bir milattır, bir kırılma noktasıdır.”dedi.
Eğer bu düşünce ile sahalarla çıkmazsak kapı kapı dolaşıp, fert fert dolaşıp eğer insanların oylarını talep etmek durumunda kalmazsak, bunun için mücadele vermezsek bu millet Allah muhafaza acı bir reçete ödemek zorunda kalacak” diyerek milleti de uyardı.
Son konuşmayı Sakarya Milletvekili Münir Kutluata yaptı.
Kutluata konuşmasında hükümete, başbakan’a ve cumhurbaşkanına yüklendi. CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlunun Kaçak Saray diye dillendirdiği Ak Saray olarak adlandırılan yeni Cumhurbaşkanlığı sarayına Kutluata da yeni bir ad buldu. Kunuşması sırasında birden çok defa “Yolsuzluk Sarayı” diye adlandırdığı Şimdiki Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’ın oturduğu sarayın yanlış yere yapıldığını söyledi.
“Diyelim ki hükümet şu andaki yolsuzluk sarayı hükümet için yapılıyor dendide gözlerden gizlendiya baştan, diyelim ki bu yolsuzluk sarayı hükümet binası olarak madem’ki yapılacaktı, Ankara’nın kırsal bozkır Ankara’dan yeşil bir başkent çıkarmış olan yakın ejdadımızın yaptığı gibi Ankara’nın bozkırında Üniversiteler bile Ankara ya yeşil alan kazandırıyor, yapılsaydı bir başbakanlık binası şu andaki yolsuzluk sarayı için ithal edilerek getirildiği bilinen 70 milyon dolarlık ağaç vs de kendi fidanlarımızdan, ağaçlarımızdan onun yüzde yetmişte birine yapılsaydı da ve Ankara’nın bir bozkır alanından yeni bir orman alanı daha bu vesile ile Ankara ya ve Türk Milletine kazandırılmış olsaydı o bina saygın bir bina, orda oturanlar saygın insanlar olmaz mıydı? Kim buna ne derdi? Kimse bir şey demezdi. Yeni bir bina, şerefli bir bina kazandırmış olurdunuz.”diyen Kutluata.
HÜKÜMETE YOLSUZLUK ÜZERİNDEN DE YÜKLENDİ.
Kendisini bölünme süreci üzerine odaklamış hiçbir hedefi olmayan, hele hele hiçbir asil hedefi olmayan Türk Milleti adına konuşma hakkı olmayan; Türk Milleti adına konuşma hakkını kaybetmiş bir iktidar.” diye hitap etti.
AKP iktidarını Millete Uygun Olmayan kumaş benzetmesi yapan Kutluata “İşte böyle bir iktidarla karşı karşıyayız” dedi.
“Yeni Türkiye, Yeni Türkiye diyerek yolsuzlukları insanlara bulaştırmaya çalışıyorlar. Türkiye kurumları budanarak, Kurumları işlemez hale getirdiler, milletin ümitleri budanarak, milletin adın kullanılmaz hale getirilmek suretiyleTürkiye bir yabancıların menfaatine açılmış ülke durumu arz ediyor” diyen Kutluata bu filamanın altında da başbakanın imzası olduğunu başbakanın bu imzasına karşı olduğunu söyledi.
Dinayet işleri bakanına da çatan Kutluata. “Bir din görevlisi, dinayet işleri mensubu ile her gün bir araya geliyorsunuz arkasından da namaz kılıyorsunuz, En azından haftada bir kere dinliyorsunuz. O tertemiz insanlarımıza yolsuzluktan bahsetmemek üzere vaaz etmek, Yolsuzluktan bahsetmemek üzere hutbe okumak, hatta hatta onlarda yolsuzlukları kapatmaya gayret etmek zorunda bırakmak o insanlara zulüm değil midir? Kim o insanları bu zulmün içinden çıkaracak diye sordu.