GAZETE 5/Ceyhun BOZKURT
Türkiye bir günde Hizbullah gerçeği ile karşı karşıya gelmişti. Örgütün liderlerine yapılan operasyon canlı yayınla izlenmiş, hücre evlerine teker teker operasyonlar yapılmıştı. Adeta Türkiye Hizbullah gerçeği ile karşı karşıya kalmıştı.
Dönemin İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, şimdi Yurt Partisi'nin Genel Başkanı. Hizblullah üyelerinin CMK'da yapılan yeni düzenlemeye dayanılarak teker teker serbest bırakılmasına ve gelişmelere nasıl bakıyor?
İşte Tantan'ın Gazete 5'e yaptığı değerlendirmeler:
GAZETE 5- Türkiye yaklaşık 10 yıl önce bir Hizbullah gerçeği ile karşı karşıya kalmıştı. Bugünse yeniden Hizbullah gündemde. Günümüzdeki tahliyeleri nasıl değerlendiriyorsunuz?
SADETTİN TANTAN- Habur'daki kahraman gibi karşılamayla geçen akşam yşaşanan Hizbullah hadisesindeki karşılama arasında bir fark yoktur. Hizbullahçılar tahliye edilirken "Biz güçlüyüz,. içeri de alsanız çıkarız" mesajını Haburdaki teröristler gibi vermişlerdir.
10 yıl önce Hizbullah’a el koyduğumuzda kamuoyu çok sarsılmıştı. Mezar evler, domuz bağı, toplumu çok etkilemişti. Ülke genelinde polis ve jandarmanın çok süratli bir şekilde kadroları yakalayıp adalete teslim etmesi, tutuklanması çok büyük bir başarıydı. Bugün baktığınızda lider kadrosunun tahliye edilmesi, mevzuattaki bir takım sıkıntılardan kaynaklanmıştır.
GAZETE 5- Nasıl bir sıkıntı bu?
S. TANTAN- Hükümetin ve Adalet Bakanı'nın büyük bir zafiyet içerisinde olduğu gözüküyor. Özellikle AB ülkelerinde ceza adalet sistemleri 1900’lü yıllar ve 2000’li yıllarda değiştirildi. Türkiye’de de 1 Haziran 2005 yılında. Fakat AB ülkeleri bu yasalar yürürlüğe girerken 3- 4 sene uygulama süresi verdi. Türkiye bir anda uygulamaya geçti. Bir anda uygulamaya geçince, otomatik olarak adliyedeki çok deneyimli hakim ve savcıların büyük bölümü emekliliğini istediler. Yürürlüğe giren bu yasaların eğitimi de 1 hafta sürdü. Sonuç da işte bu oldu.
Bu yasalar 1 Nisan 2005’te yürürlüğe girecekti 1 Haziran’a atıldı, nedeni de işte bu 102. madde tartışmalarıydı. Çünkü, geçmişte F tipi cezaevine geçmeden önce mahkemeler bu örgütlü suçlar, terör suçları bakımından suçlara karışmış olan sanıkları mahkemelere bile 3 senede 4 senede getiremiyorlardı. Cezaevleri örgütlerin kontrolündeydi. Devletin değil. Tutuklular da bir türlü gelmeyince davalar uzadıkça uzuyordu ve dosyalarda yığılma yaşanıyordu. F tipine geçildikten sonra bu süreç işlemeye başladı. Ama burada sıkıntı Hizbullah terör örgütü gibi çok geniş yelpazede olan bir örgütü incelemekteki sıkıntıydı. Çünkü uzun uğraş isteyen bir örgütlenme.
GAZETE 5- Nasıl bir örgüt?
S. TANTAN- Hizbullah terör örgütü bilgisayar ortamında sorgu yapan, aynı kökenden gelen, 1980’li yıllarda Kürt- İslam devleti kurmak için yola çıkmış, İran’da eğitim görmüş bir yapılanma. Hatırlanacağı üzere, İlim- Menzil kavgasında (kitapevi) silahsız mücadeleyi savunan Menzil grubunun lideri Fidan Güngör’ü Hüseyin Velioğlu ve arkadaşları tasfiye etmiş (öldürmüş) arkasında da yine Van’da Kürt- İslam çizgisini savunan ve üniversite kurmak isteyen Med- Zehra Vakfı yöneticisi İzzettin Yıldırım’ı da boğarak yok etmiş bir terör örgütü.
İran’da eğitim gören Hizbullah’ın lider kadrolarına İranlıların “1. desteğimiz PKK’ya 2. desteğimiz size” dediği bir örgüt.
GAZETE 5- Sizin döneminizde yapılan operasyonlardan sonra ne yaptılar?
S. TANTAN- Beykoz’da yaptığımız büyük operasyon sonrası Hüseyin Velioğlu öldürülmüş lider kadroları içeri alındıktan sonra İsa Altsoy ve arkadaşları da Almanya’da örgütlenme, ekonomik güç ve taraftar kazanma faaliyetlerine girdiler.Örgütün en büyük özelliği, teknolojik iletişim kullanmaması. Tamamen canlı iletişim kullanan bir yapı. Farklı evlerde farklı işaretler kullanarak tehlikeyi önlemeye çalışan ve birbirlerine mesaj veren bir örgüt.
Örgüt, son derece güzel planlanmış, kurgulanmış ve son derece gizlilik içerisinde eleman kazanan farklı bir örgüt. Camilerde birebir eleman kazanan ama iki kişinin birbirini tanıdığı üçüncü bir kişininse bu iki kişiden haberi olmadığı “hücre tipi” örgütlenme. Kimse kimseyi tanımıyor bu yapıda. Eleman kazanmak için farklı cezalandırıcı tedbirlere girdikleri de biliniyor. Eleman yapmak istedikleri kişilerin amcasını dayısını kardeşini boğuyor ve eleman kazanıyor. Korkunç bir disiplin var.
GAZETE 5- Sizce Hizbullah nasıl bir örgüt?
S. TANTAN- Türkiye tarihinde böyle bir örgüt çıkmamıştı. Mezar evleri, insanlar evlerin altında sorgulanıp, domuz bağıyla boğuluyor. Türkiye böyle bir vahşeti hiçbir zaman görmedi. Diğer silahlı ve silahsız örgütlere baktığınız zaman farklılıkları görürsünüz ama Hizbullah çok farklı bir yapılanma.
GAZETE 5- Yanlış hatırlamıyorsam İstanbul'da da bir dizi operasyon yapılmıştı?
S. TANTAN- İstanbul’da bilinen bazı insanlar kaçırıldı, kaçırılınca da bizim otomatik olarak dikkatimizi çekti. Biz, hem İstanbul emniyetiyle ve Ankara’dan da ekipler göndererek yoğun çalışma içine girdik. Özellikle Zehra Vakfı yöneticisi İzzettin Yıldırım’ın kaçırılması daha da dikkatleri çekmişti. Onlar da Kürt- İslam devleti kurmak için çalışma yapan silahsız bir örgütlenmeydi. Daha önce de Batman ve Diyarbakır’da değişik illerde Beykoz operasyonundan önce çalışmalar yapıldı, yakalanan örgüt elemanları adalete teslim edilmekteydi. Büyük operasyon Beykoz’dan sonra başladı. İstanbul’dan sonra birçok ilde operasyon yapıldı.
1990’lı yıllara baktığımızda, birçok ilde özellikle İstanbul Fatih’te farklı dergi ve gazetelerle bir takım yapılanmaların olduğunu görüyoruz. Bu yapılanmaların içerisinde örgütler de ortaya çıktı.
GAZETE 5- Neler çıktı mesela?
S. TANTAN- Başörtüsü, Umut operasyonu ve diğer eylemlerde, Kudüs, Selam grubu gibi farklı örgütsel yapılar ortaya çıktı. Bunların büyük bölümünün de İran’da eğitim aldığını görüyoruz. Hizbullah da buna dahildi. Uyuyan örgütler gibi gözüken bu örgütler zaman içerisinde aldıkları görevle, işte başörtüsü eylemi gibi değişik eylemlerde görev ifa ettikleri ortaya çıktı.
Hizbullah terör örgütü silahlı bir şekilde kendi alanını genişletmek için PKK’yla mücadele ederken, silahsız örgütler bakımından Kürt- İslam devleti kurmak isteyen yapılar da faaliyetlerini sürdürdü.
İçişleri Bakanlığı’nda oluşturulan merkezle bir hafta içersinde örgüt çökertildi. Emniyet ve Jandarma’nın üstün gayretiyle Beykoz operasyonunu yaptık. Eğer o zaman bu örgüte ulaşılmamış olsa çok daha büyük eylemler yapacakları kesindi. Örgüt, İstanbul’a yerleşmek istiyordu! Neden? Finans gücünü, eleman gücünü genişletmek istiyordu Hizbullah. Beykoz’da büyük darbe inmeseydi, Hizbullah’la mücadele zor olabilirdi. Örgütler ne kadar ekonomik güce ulaşırsa o kadar güç kazanırlar!
GAZETE 5- Peki bugün ne yapmak gerekiyor?
S. TANTAN- Bugün yaşanan olay göstermiştir ki, AKP iktidara geldiğinden bugüne kadar, devletin ihtiyacı olan temel altyapıları yapmamıştır. İktidar, var olan sorunları çözmeyerek sorunların daha da artmasına neden olmuştur. Sorunları devletin kurumlarına yükleyen, sorunları çözemeyen ondan beslenen zihniyet olduğu ortaya çıkmıştır.
-CMK 102. madde süratle yeniden ele alınıp, Türkiye’nin de özellikleri ele alınarak yeniden düzenlenmeli, kamu vicdanını rahatlatılmalı, adalet sisteminin alt yapısı ve üst yapısı süratle inşa etmelidir.
-Hakim, savcıların eğitiminden tutun da, gerek bölgelerde gerek illerde, ihtiyaç duyulan ağır ceza mahkemelerinin kurulması gerekmektedir.
-Türkiye Başsavcılık Müessesesi kurulması şarttır.
-DNA bilgi bankası, terör bilgi bankası oluşturulmalıdır.
-Kara parayla, yolsuzluk ekonomisiyle mücadelede, uyuşturucu ekonomisiyle mücadelede, kumar fuhuş ekonomisiyle mücadelede temel alt yapılar yapılmalı.
Son olarak şunu sormak gerekir: 1980’lerdeki İlim- Menzil kavgasında ve İstanbul Fatih’teki dergi ve gazetelerde 1990’lı yıllarda faaliyet gösterenler hangi yerlerdedir ve hangi zenginlik içerisindedirler?
Selahattin Çırak 14 Yıl Önce
Sayın tantan Geçmişteki başarılarınızdan dolayı sizi kutluyorum. Bir sorum olacak size ve partinize Ülkemiz anlattığınız kadarı ile tehlikeli bir süreç yaşamakta Neden siyasi güç birliği yapmıyorsunuz? Her ayrı düşünen partı kuruyor? Seçimlerde şansınız ne?