banner392

Siyaset mi? Politika mı?

Prof. Dr. Nurrulah Aydın hocamızın yazdığı “Siyaset Neyi Değiştiriyor” yazısını dikkatle okuyacağınızı umuyoruz. İşte o yazı…

Siyaset mi? Politika mı?

SİYASET, NEYİ DEĞİŞTİRİYOR?

 

Siyaset, Arapça bir kelime, esas anlamı at terbiyesi (seyis kelimesi de buradan geliyor), daha sonra ceza anlamında kullanılmıştır. Örneğin siyaset-i amme, kamusal güvenlik ve düzen için alınan cezai tedbirler veya siyaset-i hassa, suçlulara verilen cezalar anlamındadır. Ek olarak, Osmanlıda bir de devlete mensup kişilere verilen idam cezasını ifade etmiştir. Padişah, idam ettireceği kişi için siyaset oluna derdi. Yani Osmanlı geçmişimizde siyaset, çok dar bir grup tarafından düzeni sağlamak için uygulanan cezalardan başka bir anlama gelmez. Siyasetin ibretlik olması da, halkın tamamen devredışı olduğunun göstergesidir.

 

Osmanlı, 18. yüzyılın sonundan itibaren batılılaşma sürecine girince, politika kelimesiyle karşılaşmış ve bu kavramı siyasetle karşılamıştır. Ama bu Batılı kavram çok farklı anlamlara sahiptir. Kökü ta Eski Yunan’a kadar giden bu kelime, özü itibariyle topluma ilişkin sorunların yurttaşlar tarafından çözülmesi demektir. Yani toplum gerekir, yurttaş gerekir ve yurttaşların bilinci gerekir. Oysa Osmanlı’da her şey padişahta bittiği için, bunların hiçbiri yoktur.

 

Cumhuriyetle birlikte, hatta günümüzde işler pek değişmedi. Siyaset/politika konusunda duyarsız ve bilgisiz bir kalabalık olmayı sürdürüyoruz. Siyaset; belli bir ereğe varmak ya da yurt işlerini yürütmek için tutulan ölçülü yol’ anlamına gelmekte.

 

Bu ülkede siyaset hâlâ politikanın anlam içeriğine ulaşamadı ve dar bir profesyonel grubun işi sanılıyor. Halka da bu dar grubun kararlarına maruz kalmak ve buna razı olmak düşüyor.

 

İktidar da muhalefet liderleri de; “siyaset yapmak isteyen yargı mensupları varsa, önce tarafsız ve adil olduklarını temsil eden cübbelerini çıkartmak zorundadırlar. Siyaset yaparken cübbe giyilmez diyorlar..

- Siyaset yapanlar, tarafsız ve adil değillerdir.

- Siyaset adil ve tarafsız değildir.

- Siyaset yapan din adamları da cübbelerini çıkartmak zorundadırlar. Demek ki onlara göre siyaset, bir azınlık tarafından sürdürülen ve müdahale edilmemesi gereken, taraflı ve gayri adil bir eylemdir.

 

Ama politika, bütün yurttaşların işidir, bir uzmanlık alanı değildir, hele bir meslek hiç değildir. Her yurttaşın, hava, su, gıda kadar gerekli bir ihtiyacıdır. Parlamentodakiler, kendilerine ait bir gücü değil, bize ait bir yetkiyi vekâleten kullanırlar. Ama vekillerin taraflı ve gayri adil olma olasılıklarının yüksekliği yüzünden, onları hukuka denetlettiririz ve hukuk da Türk Milleti adına karar verir. Ayrıca siyaset, yasama, yürütme ve yargıdan oluştuğu için, hükümetin (yürütme) ne kadar siyaset yapma hakkı varsa, yargının da o kadar vardır.

 

Seçilenler; kendilerini padişah zannederlerse, ki zannediyorlar, hukuka ihtiyaç daha da artar.

 

Yaşasın Cumhuriyet çöküyor diye içten içe sevinenler var.!

Bir kesime göre muhteşem bir dönüşüm yaşanıyor. Yeni bir ülke, yeni bir devlet, yeni bir cumhuriyet şekilleniyor. Olan bitene dair yandaşlarının yaptığı yorum bu:

 

Muhteşem olan ne? Tecavüzcüler, hırsızlar dışarıda aramızda...

Olan biten ne olarak sunuluyor: askeri vesayet kalkıyor, demokrasi yerleşiyor, sivilleşiyoruz. Yani rejim değişiyor!..

 

Elbette bu rejimin son derece sorunlu tarafları var. Ama şu anda el çırparak coşku çığlıkları atılan şey sahici bir değişim değil. Yapmaya çalışılan, parçası olunan kurgu ile yürümez.

 

Küçük değişikliklerle, zemini yeniden tanımlamadan ve tasnif etmeden yeni bir cumhuriyet inşa edemezsiniz. Bir anayasaya ihtiyaç var. İnsanlık tarihinde anayasasız cumhuriyet yok.

 

Eskinin bozuklarını; kullanarak, kotararak, ekleyerek ve bozarak yığınların zihin algısını yönetebilir ama sahici bir dönüşüm yaratılamaz.

 

Şu aşamada açık açık söylenmese de, el çırparak karşılanan yeni rejim esas olarak nedir? Halka açık açık bir anlatılmalı.

Halkının ezilmediği, horlanmadığı, öldürülmediği bir cumhuriyet olacak burası. Sözü kulağa ne de hoş geliyor. Olmalı, gerçekten de...Ama halktan, haklılıktan ve haktan bahsedenler bunlar olabilir mi?. Sicilleri kirli.

 

Bu cumhuriyeti eksikliklerden arındıracak olan da, yeni bir anayasa yazacak olan da gene bu millettir. Ama hep birliktedir, açıkça, mertçe. Gerçekten ihtiyaçsa bu zaten kendini dayatacaktır. Bu toprağa ait olmayan reçetelerle. ABD ile AB’ın dayatmalarıyla olmaz.

 

Devletin her biriminde kadrolaşma yaşanırken körleşen, ülke açıkça bir korku devleti haline gelirken işine geldiği için susan, herkes dinlenme, yargılanma  korkusuyla yaşarken bundan utanmadan beslenenler, bu millete kalkıp 'ezilmekten, horlanmaktan' bahsedemez.

 

Günün Sözü: Elde ettiğine hemen sevinme sonra hayal kırıklığında yıkılırsın.

 

Hon. Prof.Dr.Nurullah AYDIN

Pamukovahaber.com

Güncelleme Tarihi: 10 Şubat 2011, 11:33

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.

SIRADAKİ HABER