Sakarya Geyve doğumlu olan Yazarın bugüne kadar (Hayatla Aramda, Benim Adım Aşk, İpeğe Dizili İnci Taneleri) adlı titapları yayınlandı.
Yayın sonunda Pamukovahaber kurucusu Mehmet Yavuz’a da davetlerinden dolayı Teşekkur etti. Canlı Yayını izleyenlere ve ve Pamukovalılara da ayrıca selam söyledi
İŞTE DÜN AKŞAM SAAT:21.30 BAŞLAYAN CANLI YAYININ TAMAMINI İZLEMEK İÇİN ALTTAKİ VİDEO GÖRÜNTÜSÜNE TIKLIYAP İZLEYEBİLİRSİNİZ.
“1963 Geyve Doğumluyum. 1982 yılana kadar (evlendiğim yıl) Geyve de yaşadım. 40 yıl sonra Üniversiteye girip Üniversiteli olmayı tercih ettim.
Yıllar boyunca iyi bir okuyucu olduğumu düşünüyorum. Bizim Çocukluğumuzda Telefonlar yoktu. Bizimde en iyi eylemimiz okumaktı.
Geyve de küçük bir dünyamız vardı. Tek kitap kaynağımızda kütaphaneydi. Türk Klasikleri, Dünya Kılasikleri okuduğumu zannediyorum. Fakak çok az okuduğumuzu yıllar geçtikten sonra fark ettik. Neden?. Yasaklı dönemin çoçuklarıydık çünkü. Genç Cumhuriyet karşısındaki birçok şeyi tehlike olarak algalıanmıştı. Yasaklı yazarlarımız vardı. Aziz Nesin’den, Nazım Hikmet’ten, Hikmet Kıvılcım’dan uzak büyüdük. Bunun yanında tabi ki idolojik kitaplardanda uzak kalmak zorundu kaldık. Bu yıllar sonra fark ettik. Biz öcü gibi gösterilen Kominzm veya başka siyasi görüşlerin hep uzağında kaldık. Bunda örf, adet toplumsal yaşam, din birçok şey etkilendi. Tabi her şeyden önemlisi de korkuların içinde büyüdüğümüzü fark ettik. Bütün sistemlerden korkulan bir zaman diliminde yaşamışız.
Aslında insanlar, kendinden, dininden, inancından, idolojisinden memnun kalmış olsa bir başa ideolojiden veya dinden korkmazdı. Kendi yetersizliklerini başka yasaklarla kapıtılan bir dönemden geldik.
Sonraki yıllarda okumayı ilerlettim. Çerçveyi genişlettim en azından.
Bizim dünyamız Geyve’ydi. 1980 li yıllara kadar insan yaşadığı yer kadar zannediyor bütün dünyasını. Bizim içinde bütün dünya Geyve’ydi. Dışarıya açıldığımız zaman fark ettik. Sonra açılıyorsun Türkiye yi görüyorsun. Sonra ülkelerini gezmeye başladığımız zaman da dünyayı görüyorsun. Şimdi öyle bir konumda olduğumu düşünüyorum.
Ben yazmaya başladıktan sonra Geyve’nin yazan, konuşan insanlarıyla tanışmak kısmet oldu. Daha önce kendi küçük dünyamda çoluk, çocuk, aile, işte bazı şeyleri yetiştirme derdinde iken görememişim, ama muhteşem şekilde izliyorum. Geyve’nin siteside yayınlar yapıyor. Özellikle bu kış başlayan Pandomi işte vesile oldu aslında. Ben hayarınlıkla izlyiorum Geyve’den katılımcıları. Kimi İstanbul’da başka şehirlerde yaşıyorlar. Biz onların izini çok kaybetmişiz. Sosyal Medya güzel bir iş yapıyor bu alanda. Büyük bir açağı kapatıyor. Bize onları tanıştırıyor. Biz orada görüyoruz sonra diyoruz ki. A. Sende mi Geyveli’ydin, işte sende mi vardın. Yazıyordun. Ödüllü şairleimiz var, yazarlarımız var. Onlarla muhabbet artık çok güzel oluyor. Ben Geyve de yaşamanın başka bir keyfini artık yaşıyorum. İstanbul da yaşıyorum ama Geyve’ye gidip geldiktçe onlar sohbetlere katıldığım zaman bazı şeylerin de keyfini yaşıyoruz.
GEYVE DE KÜLTÜR SALONU VAR.
Evet Geyve de Kültür etkinleri oluyor. Ancak etkinlikleri halka indirebilmek lazım. Önemli olan o etkinlikleri duyurabilmek. Güzel sohbetler oluyormuş. Ben orada çalışan kızlamızlada konuşmuştum. Fakat katılmcı, izleyiciler çok az. Belirli insanlar ancak bundan habardan olabiliyor. Aslanda bunun hazzını yaşamadıkları için. Bir kere o farkındalığı yakalamış olsa insanlar. Ben çoçukluğumdan beri çok üzülürüm. Geyve de Kahvehanelerde oturan insan sayısını düşünüyorum. İşte bir Cami Avlusunda oturan insanların sayısını düşünüyorsun bir sürü yer var. Boş Zamanda çok fazla onu değerlendirebilmek, onların seviyesine inebilmek, onları alıp bir şekilde yukarıya taşıyabilmek çok önemli konular. Çünkü burada oluşan zafiyeti başka insanlar başka şekilde dolduruyorlar. Bu defada istemediğimiz toplumsal olaylarlarla karşı karşıya gelebiliyoruz veya eğitimin merdiven altına ineninle karşılaşıyoruz.
Bu alanda herkese çok iş düşüyor. Konuşan, okuyan, yazan, öğretmenler, öğrenciler aslında birliktelik. Eğer öğretmenler kendi içlerinde paylaşım yapıp kenleri beraberlik yapıyorlarsa eğer, hani başka bir alanda onların çok daha vakti. O sevyiye gelememiş eğitim görememiş insanlarda bu sever kendi alanlarındaki insanlarla kalmak durumda kalmak zorunda. Bir kaynaşma yok. Bir toplumsallaşma bir kültür paylaşımı olmuyor. Buda aslında yaptığımız hatalardan biri bence. Bir açık.
KÜLTÜR BOŞLUĞUMU NASIL DOLDURULUYOR?
Eskiden TRT vardı. TRT o günlerde okul işleri görüyordu. Halkı eğitmek adına yapılabilecek her şeyi yapıyordu. Biz çocukluğumuzda klasik Müzik te dinledik. Yabancı Pop Müzik, Şovlarda izledik. Radyo Tiyatroları, Arkası Yarınlar, Halk Hikayeleri, Türk Filmleri, Yani izlenecek fazla şey vardı. Jimnastiğe varıncaya kadar, Buz Pistine varıncaya kadar bütün müsabakalar izleniyordu. Böyle olunca da komşular bir araya geldiği anda, veya arkadaşlar bir araya gelidiğinde biz dünya listelerinden de konuşuyorduk. Tiyatroladan da konuşuyorduk. Böyle bir şans vardı.
Şimdi kanal seçmeli olunca herkesin tercihine bırakıldı. İnsan bilmediği birinin kapısını açamıyor.
TRT 2 programları var mesala benim izlediğim. Yazarlık Atölyesinden tutun. B:ir yıl eğitici program var. Onları izleyerek kültür seviyemizi çok arrttırıcaz fakat bunlardan da, sinema konusunda felsefi görüşler konuşmalar gibi çalışmalır yapılabilir.
ALTTAKİ VİDEOYA TIKLAYIN TAMAMINI İZLEYİN.