Teğet geçti, geçmedi, teğet bile geçmeyecek derken geldiğimiz ekonomik tablonun ne durumda olduğunu biliyormuyuz?
Hükümet 2012 bütçesini 279 milyar olarak derledi ve sessiz sedasız meclisten geçirdi. Basında bile fazlaca üzerinde tartışılmadan geçen tahmini bütçe önümüzdeki yıl Türkiye nin harcayabileceği para anlamına geliyor.
2003 yılından beri Kemal Derviş ekonomik politikalarını harfiyen uygulayan AKP hükümeti farkındaysanız ekenomiyi tıkırında gidiyormuşcasına ve kendi programı gibi sunmakta zaten anayasa gibi, dış politika gibi konularla gündem oluştururken alt kesimlerin ne yetiştirip ne ürettiğini gündeme bile getirmemektedir.
Beş yıl öncesinde 40 milyon büyükbaş havyan üreten Türkiye bugün 20 milyon büyükbaş hayvan üretebilir konuma düşmüştür. Et tüketimi ithal hayvanla karşılanmaktadır.
Tüketici harcamaları kalkınma başarısı olarak gösterilirken, Tüketicilerin kullandıkları krediler (banka borçları) dan hiç bahsedilmemektedir.
Günümüzde 46 milyon kişinin banka kredisi kullandığı, kullanılan kredi tutarının 158 milyarı bulduğu açıklanmakta, Kredi borçlarını ödeyemeyenlerin ise ikinci bir kredi kullanarak önceki borcunu ödeme sıkıntısı çektiğinden ise hiç bahsedilmemektedir.
“Bankaları sağlam yapılandırdık bizim bankalara bişey olmaz diyen” iktidar, bankaların her an tüketici aleyhine kullandıkları yanıltıcı reklamlara dur dememekte, fatura ise kredi kullanan vatandaşlara kesilmektedir.
Özelleştirilen telekom gibi, elektrik gibi kurumların her ay yaptıkları zamlar da vatandaşa fatura edilmekte. Her ay elektrik ve telefon faturalarının yüksek şekilde gelmesine karşı tüketici biryeş yapamamaktadır.
Yerli üretim (pancar gibi, tarım gibi vs) sonlandırılırken dıştan gelen sıcak para ile şimdilik işler yürüyor gibi görülmekte. Yabancı sermaye artı değeri alıp ülke dışına götürmekte. Yabancı spekilatörlere tanınan imtiyaz ve yüksek faiz yüzünden ülkede işsizlik artmakta, fabrikalar kapanmakta, ucuz işçilik, örgütsüz, sendikasız bir toplum oluşturulmaktadır.
Yabancıların sıcak parasının 165 milyar’ı bulduğu ülkemizde borsa yolu ile alın teride onlara gitmektedir.
İMF yi kovduk diye övünenler dış borcun sene sonunda 70 milyar a çıkacağını da iyi bilmektedirler. Aslında İMF verdiği borç karşılığında devletin küçültülmesini istediği için İMF ye son verilmiştir.
Çünkü İMF sürekli hükümetten denetim istemekteydi. Kamu çalışanlarının azaltılmasını isetemekteydi. Ancak şimdi hükümet KHK (Kanun Hükmünde Kararnameler) le devletin her yerine kendi yandaşlarını doldurmuş ve kamu karcamaları bu yüzden kabarmıştır.
Mükümet KHK lerle Deprem yardımı diye toplanan vergileri (45 milyar. Maliye bakanı kendi açıklamıştır) İşsizlik Prami diye kesilen (45 milyar), Memurlardan kesilen Key (Konut Edindirme paralarının bir kısmıda hak sahiplerine ödenmemiştir) Özelleştirilen birçok kurum, TMSF yolu ile elde edilen birçok meta satılmıştır.
Kısaca başka kalemlere ait gelirler harcanmıştır.
“Arap Baharı” denen Ortadoğudaki kargaşa dış ticarete darbe vurmuştur. Sadece Libya da 17 malyar dolarlık projler batmış, Türk iş adamları Libyayı terk etmek durumunda kalmış alacakları ise ex olmuştur.
Tunus, Mısır, Libya, Şimdi de Suriye ile olan gergin ilişkiler yüzünden Türkiye 50 milyar dolayında dış tacaret kaybına uğramıştır.
2003 yılında Türkiye ekonomisinin mimari Kemal Derviş bugün gazetelerde Türkiye nin dikkat etmesi gerektiğini söylüyor.
Peki Avrupa da Yunanistan, Batarken, İtalya iflasın eşiğindeyken, Sıranın Fransaya geldiği söylemleri dolaşırken acaba bizim ekonomimiz çok mu iyi. Hiç ekonomi ile ilgili yazı söylem duyuyormuyuz?
İtalya başbakanı sonunda istifa etmek durumunda kaldı. İtalya’nın 2 trilyon dolar borç içinde olduğu söyleniyor. İtalyan ekonomisi Türkiye Ekenomisine göre 4 kat daha büyüklükte 2 trilyon borç la zor duruma girdi. Türkiye ekonomisi dörte bir olduğuna göre 450 milyar dış borçu olduğu söyleniyor.
Kemal Derviş in sözlerini dinlemek lazım. Çünkü Derviş 2003 yılında yapılandırdığı Türkiye ekonomisinin bugünkü mimarıdır.