Annem, “29 Ekim’de sobaları kurar, 19 Mayıs’ta kaldırırız,” derdi. Yapılacak işler bayramlarla anılırdı. Çünkü bayramlarımız önemli günlerimizdi, günler öncesinden hazırlanılır coşkuyla kutlanırdı.
29 Ekim’de Cumhuriyet bayramlarında cumhuriyetin önemi üzerine konuşmalar yapılır, şiirler okunur, milli oyunlar oynanırdı. 10 Kasım Atatürk’ü anma etkinlikleri bir hafta sürerdi. Her gün derse girmeden önce şiirler okunur, Atatürk çeşitli yönleriyle anlatılırdı. 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayram’ını ilkokul öğrencileri ağırlıklı olarak hazırlanırlardı. Konuşmalar ve şiirlerden sonra, rontlar ve milli oyunlar oynanır çeşitli yarışmalar yapılırdı. 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramını ortaokul velise öğrencileri hazırlardı. Toplu olarak yapılan spor gösterilerinden başka kasa, minder hareketleri yapılır, koşu yarışları olurdu. Bayramlara halkın katılımı büyük olurdu. Herkesin mutlu olduğu, geçmişiyle Atatürk’ün yurduna yaptığı hizmetlerle gururlandığı günlerdi. 30 Ağustos Zafer Bayramı askerlerin bayramlarıydı. Okullar tatil olduğu için okullarda kutlanmaz askerler çeşitli etkinlikler düzenlerdi. Gece fener alayı düzenlenir, askerler ellerinde meşalelerle marşlar söyleyerek sokakları dolaşırdı. Halk alkışlarla destek verir sevgisini gösterir, çocuklar fener alayının peşine takılırdı. Büyük şehirlerde stadyumlarda kapsamlı kutlamalar yapılır, başkentte cumhurbaşkanı, diğer yerleşim yerlerinde o yerin en büyük yöneticisi olan kişilerin bayram kutlamalarıyla başlardı. Son yıllarda artık, böyle bayramlar ne yazık ki artık yapılmıyor.
Çocukluk bayramlarımı büyük bir sevgi ve özlemle anarım. Öğretmen olduğumda da öğrencilerimle kutladık. Öğrencilerim günler öncesinden kendileri şiir, oyun, konuşma hazırlarlardı. Yurt dışında çalıştığım altı yıl boyunca da “Cumhuriyet Bayramı ve Atatürk” ve “Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” olarak salonlarda kutladık. Özellikler yurt dışında bayram kutlamaları yılın en büyük, önemli olayı olur, büyük bir katılımla gerçekleşirdi.
3-4 yıl önce iki kolejde sınıf öğretmeni olarak çalıştım. Ne yazık ki ders kitaplarında milli bayramlar ve Atatürk’e yeterince yer verilmediğini gördüm. Bazı kitaplarda hiç yokken bazı kitaplar göstermelik birkaç cümlelik yazılarla geçiştirmişler. Elbette ben çeşitli kaynaklardan yararlanıp kendi bilgilerimle niçin bayram yaptığımızı, Atatürk ilkelerini ve devrimlerini anlattım ama bu olay beni son derece üzdü. Milli bayramlarını kutlamayanlar dini bayramlarını da kutlayamazlar. Geçmişin bilmeyen geleceğini çizemez. Yılmaz Özdil’in bir yazısında söylediği gibi tüm anne babalar birer öğretmen olup unutturulmaya çalışılan bayramlarımızı, Atatürk’ü ve diğer değerlerimizi çocuklarına öğretmelidirler.
30 Ağustos dünya emperyalizmine karşı Atatürk’ün önderliğinde kazanılmış en büyük halk zaferidir. Gazi Mustafa Kemal’in “Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” emriyle 26 Ağustos’ta başlayan büyük taaruz, 30 Ağustos’ta Başkumandanlık Meydan Savaşıyla büyük zafer ve 9 Eylül 1922’de Türk ordusunu İzmir’e girmesiyle sona ermiş ve Kurtuluş Savaşı kazanılmıştır. Kurtuluş Savaşı yalnızca Türk Ulusunun kurtuluşu olarak değil dünyadaki tüm ezilmiş ulusların kurtuluş savaşı olarak düşünülmelidir. Çünkü yenilmez olarak düşünülen emperyalist güçlerin yenilmesi diğer ülkelere örnek olmuştur. Dünya tarihin en önemli olayları arasında yer almıştır.
Falih Rıfkı Atay 30 Ağustos’la ilgili şöyle demiştir, “Nemiz varsa, eğer bağımsız bir devlet kurmuşsak, hür vatandaşlar olmuşsak, şerefli insanlar gibi dolaşıyorsak, yurdumuzu Batı’nın pençesinden, vicdanımız ve düşüncemizi Doğu’nun pençesinden kurtarmışsak, şu denizlere bizim diye bakıyor, bu topraklarda ana bağrının sıcaklığını duyuyorsak, belki nefes alabiliyorsak, hepsini, her şeyi 30 Ağustos zaferine borçluyuz. “
Şimdi bu büyük bayramı kutlama zamanı, yakın geçmişte yaşadığımız bu özel günü, anlama ve anlatma zamanı. Bayram devlet desteği olmadan pek çok şehrimizde sivil toplum kuruluşları ve dernekler tarafından organize bir şekilde halk desteğiyle kutlamaya hazırlanıyor. Ben de bulunduğum belde Akyaka’da bu kutlamalara elimde bayrakla katılacağım. Çok şey borçlu olduğum Atatürk ve Cumhuriyete gönülden bağlı bir Türk kadını olarak bu büyük bayramı coşkuyla kutlayacağım.
28 Ağustos’ta yayınlanan bir genelge, “Son günlerde meydana gelen terör olayları nedeniyle 30 Ağustos Zafer Bayramı törenlerinin sadece çelenk koyma ve tebrikleri kabul etme şeklinde icra edilmesi, diğer şenlik, konser, eğlence ve kutlama faaliyetlerinin yapılmaması uygun görülmüştür.”
Yıllardır ulusal bayramlarımızda bu yasakları hep yaşıyoruz. Cami açılışları, kendi kongreleri yapılırken kısıtlama yok ama söz konusu ulusal bayram kutlamaları olunca çeşitli nedenlerle yasaklanıyor. Bizim ulusal bilincimizi, Atatürk sevgimizi ulusal bayramlarımızı kutlamamızı yasak getirerek engel olamazlar.
Biliyorum ki her şeye rağmen 30 Ağustos Zafer Bayramı yurdumuzun pek çok yerinde coşkuyla kutlanacak.
30 Ağustos Zafer Bayramımız kutlu olsun, nice zafer bayramlarına…
AKYAKA
AYŞE ÖZ