banner392

KIZLARIMIZ, KADINLARIMIZ, BACILARIMIZ

      Bir arkadaşım anlattı, iki kız kardeşlermiş, annesi sonradan oğlan doğurmuş. Evde bayram havası, oğlan el bebek gül bebek büyürken kadın tekrar hamile kalmış ve bir kız daha doğurmuş. Fakat annesi kız çocuğu diye onu emzirmemiş. Kızın sütüyle oğlunu beslemiş. Çocuklar büyüyor, anne tüm mal varlığını oğluna veriyor. Aradan zaman geçiyor kadın yaşlanıyor ve hastalanıyor. Oğlu bakmıyor, o emzirmediği kız okuyup yargıç oluyor ve annesine bakıyor, hastaneye götürüp iyileştiriyor. Kadın ağlayarak kızına, “Sen bana bakma ben senden utanıyorum ben seni emzirmedim bile,” diyor. Bu olay doğuda ya da güneydoğuda değil Kırıkkale’de yaşanıyor.

      Üzgünüm ki Anadolu’da bu görüş sürüyor, oğlan çocukları el üstünde tutuluyor, tüm mal varlıkları ve sevgileri ona veriliyor. Her ailede her yörede farklı biçimde yaşıyor. Yine duyduğum bir olay, Akdeniz bölgesinde tarlalar pay edilirken deniz kıyısındaki tarlaların değeri bilinmediğinden kızlara verilirmiş. Sonradan deniz kıyıları değerlenince kız çocukları zengin olmuş bir yerde kızlar yok sayılmanın ödülünü almışlar.

      Aileyi ayakta tutan, anamız, bacımız, yârimiz olan, değeri bilinmeyen kadınlarımız… Saçı uzun aklı kısa, sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etmeyeceksin, kaşık düşmanı, dediğimiz kadınlarımız. Son yıllarda din kisvesi altında daha değersizleştirilen hemcinslerimiz… Ve üzgünüm ki bu durumu savunan yine bazı kadınlarımız…

      Saçının teliyle, eteğinin uzunluğuyla, gece saat kaçta dışarı çıktığıyla, ilgilenildiği kadar eğitimiyle, ilgilenilip değer verilseydi toplumumuzu daha ileri düzeye götürecek olan kadınlarımız.

      Son yıllarda kadına saldırı, tecavüz ve cinayetler arttı. Kadına yönelik şiddet günlük haber haline geldi. Bir kadın tecavüz edilir veya öldürülürse neredeymiş, ne giymiş, gece miymiş, yalnız mıymış ilk akla gelen sorular oluyor. Kim yapmış, neden yapmış diye sorulmuyor. Düzgün kıyafetli, mahkemede masum görünen veya sırtını iktidara dayayan kişiler salıveriliyor. Yapanın yaptığı yanına kar kalıyor. Böyle olunca bu saldırıların sonu gelmiyor.

      Biz kadınlar erkeğimizle yan yana el ele yürümek, mirastan eşit pay almak, şort-mini etek giymek, gece yada gündüz sokaklarda parklarda korkmadan yürümek, istediğimiz gibi konuşup gülmek, hamileyken sokağa çıkmak, topuklu ayakkabımızı tıkırdatarak yürümek istiyoruz bu bizim en doğal hakkımız.

      Burada sorun erkeklerde, kadınları karşı cins olarak değil insan olarak görmemeleri. Erkekler kadınları hayat arkadaşı, bilim insanı, sanatçı, mühendis, doktor, yazar, iş arkadaşı olarak gördükleri zaman bu sorun çözümlenecek diye düşünüyorum. Bu sözlerimden tüm erkekler alınmasın, kadınların değerini bilen, el üstünde tutan erkekler de var.

      Demokrasiye inanmayan, muhalefet istemeyen, istedikleri gibi ülkeyi yönetmek isteyen iktidar sahipleri hedef olarak kadınları alır. Din maskesi altında kadınları değersizleştirir. Çünkü kadın bilir ve öğrenirse çocuklarını da eğitir. Bir erkeği eğitirsen bir kişiyi, bir kadını eğitirsen bir aileyi eğitirsin diye ünlü bir söz vardır. Ben buna inanıyorum. Toplumun gelişmesi ilerlemesi kadınlara değer verilmesiyle olur.

      Sözlerimi Atatürk’ün kadınlarımız için söylediği sözlerle tamamlamak istiyorum.

“Bir toplum, cinslerinde yalnız birinin yüzyılımızın gerektirdiklerini elde etmesiyle yetinirse, o toplum yarı yarıya zayıflamış olur. Bizim toplumumuzun uğradığı başarısızlıkların sebebi kadınlarımıza karşı ihmal ve kusurdur.

      Bir toplum erkek ve kadın denilen iki cins insandan meydana gelir. Mümkün müdür ki, bir toplumun yarısı topraklara zincirle bağlı kaldıkça, diğer kısmı göklere yükselebilsin!”

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.