banner392

KADINLARIMIZA KIZLARIMIZAUYGULANAN TACİZ-TECAVÜZ VE ÇOCUK İSTİSMARLARI

Son günlerde Akyaka’da bir gezi teknesinde 15 yaşında bir genç kızımıza yapılan taciz beni gerçekten çok üzdü. Basında resimlerle çeşitli yazılarla anlatıldı. Bundan birkaç yıl önce de yine bu yörede bir genç kızımızın vahşi bir şekilde öldürülmüştü. Bu yaşanan olaylar, daha önce yaşanan taciz tecavüz, çocuk istismarlarıbenibu konu üzerine düşündürdü.

Çok üzgünüm ki son yıllarda cemaat, tarikat ve vakıflarda yıllardır süren çocuk istismarlarını medyadan duyduk, izledik. Ama bunların çoğuna yayın yasağı getirildi, aileler bir şekilde susturuldu. Bir kısmı para verilerek, bir kısmı tehdit edilerek, bir kısmı çevrede çocuklarının tanınıp damgalanmasın diyerek sustular.

Şimdi ben bu konuyu farklı yönleriyle irdelemek istiyorum. Önce bu olaylar neden oluyor buna bakmak gerek. Tabular, yasaklar merak ve istek doğurur. Şurası bir gerçek ki toplumumuzda cinsel açlık var. Buna sapık düşünceli kişileri de eklemek gerek. Bunu yapan kişilerin caydırıcı, çekineceği bir güç yoksa veya yapan yanına kar kalacağını biliyorsa yapmaktan çekinmez.

Küçük yaşta çocuklar, para, şeker Tanrı inancı ile kandırılıyor. Ve bunlar çocukların en yakınındaki kişiler tarafından yapılıyor. Ve bu olay korku, hediye, tehditle yıllarca sürebiliyor. Küçücük çocukların iç organlarının parçalandığını hatta öldüğünü gazetelerde okuyoruz.

Genç kızlarımız çeşitli sözlerle kandırılıyor. Kimisi zengin ve ünlü olma vaadiyle, kimisi yalan sevgi sözcükleriyle, kimisi parayla kandırılıyor. Genç kızlık hayalleriyle süsledikleri dünyaları bir anda kararıyor ve gerçekler tokat gibi patlıyor. Yaşamlarının baharında acı gerçekle tanışıp ya yok oluyor ya da bir ucundan tutunmaya çalışıyorlar yaşama. İster çocuk ister genç kız olsun yaşadıkları travmanın etkilerini ömürleri boyunca çekiyorlar. Unutup yaşamlarını sürdürseler de yıllar sonra bile bir şekilde karşılarına etkileri su yüzüne çıkıyor.

Şimdi de neler yapılabileceğini düşünelim. Öncelikle ailelerin bu konuda bilgilenmesi, onlarında bu konuda çocuklarını uyarması ve eğitmesi. Başta genç ve çocuk sevildiğini, sayıldığını, değerli olduğunu bilmeli. Sevgiyi ilgiyi başka yerde aramamalı. Çocuklara kendi bedenlerine özel bölgelerine dokunmasına izin vermemeleri gerektiği, böyle bir şey olursa neler yapılacağı anlatılmalı. Bu bilgiler ailesi ve okullarda öğretmenler tarafından verilmeli.  Gençlerimize güvenmeli, kararlarına saygı duyulmalı ama boş bırakmamalı, takip etmeli ne yaptığını bilinmelidir. Ana babasına kendini güvenip kendini anlayacağını bilerek konuşmasını, yaşadıklarını anlatması sağlanmalı.

Gençler ileriki yaşamları için hedef belirleyip bunun için çalışıp eğitim alması gerektiğine inanmalı. Kısa ve doğru olmayan yollardan zengin olmak yerine emeğin, çalışmanın onurlu yaşamanın değerini bilmeli.

Bu konuda devlete, yöneticilere de büyük görev düşüyor. Toplu çocuk istismarlarında bir bakanın bir kereden bir şey olmaz demeye hakkı yoktur. Cemaat, tarikatlarda yaşanan bu tür olayların üzerine gidilmeli, üstü örtülmemeli, oy kaygısıyla görmezden gelinmemeli. Hatta cemaat ve tarikatlar tümüyle kapatılmalı. Tacizci ve tecavüzcü, istismarcı kravat taktı, mahkemede iyi davrandı gibi nedenlerle ceza indirimine gidilmemeli. Suçlu olan kişi yasalar karşısında cezalandırılmalı. Kimsenin yaptığı yanına kar kalmamalı. Çocuğun rızası vardı, bağırmadı, psikolojisi bozulmamış gibi sözde bahanelerle bunu yapan kişi aklanamaz. 

Sonuç olarak biz kadınlar diyoruz ki korkusuzca, özgürce yaşama hakkımıza el ve dil uzatılmasın. Çocuklarımız, yarınlarımız olan çocuklarımız doyasıya çocukluklarını yaşasın, geleceğe güvenle baksın. Erkek çocuk anaları çocuklarını iyi eğitsin.

Daha sağlıklı, daha mutlu, geleceğe güvenle bakan gençlerimiz ve çocuklarımız aydınlık Türkiye için umut ve güvence olmalı.

AYŞE ÖZ

Yorum yapabilmek için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

Üye değilseniz hemen üye olun veya giriş yapın.