Dün kabul edilen yasadan sonra en sıcak yorum haberi Nurullah Aydın hocamız yaptı. Yargı ikiye mi bölündü? Yoksa bölünmedi mi? İste Aydın’ın yazısı…
YARGI’DA İKİYE Mİ BÖLÜNDÜ?
Yargı; çağdaş ülkelerde görülmeyen bir tartışmanın içinde! Öylesine ki hemen her soruşturma, her dava, her karar lehte veya aleyhte tartışma konusu ediliyor.
İktidar ve muhalefet partileri, devleti yeniden yapılandıran yasal düzenlemelerde zıt görüşlere sahip! Uzlaşma yok.
Siyasetçiler gibi sokaktaki halk ta adalet var mı yok mu diye tartışıyor.
Nasıl mı? Bakın; Siyasi parti liderlerinden biri ben davanın savcısıyım derken diğeri avukatıyım demişti.
Yüksek yargı organları başkanları da zıt açıklamalar yaparak tartışıyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç'tan yargıyı eleştirirken diyor ki;
Yüksek yargının değerli mensupları da öz eleştirisini cesaretle yapma erdemini göstermelidir. Yıllardır yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı örtüsü altında yüksek yargının içine düşürüldüğü durumu kimsenin savunacak mecali yoktur. Yargı organlarına yapılan seçimleri kimin seçtiği ya da kimin seçildiği gözetilerek bir yerleri ele geçirme planı olarak niteleme, demokrasi anlayışı ile bağdaşmadığı gibi yargı mensuplarına yapılan bir büyük saygısızlıktır….Yüksek yargının değerli mensupları, önerilen her çözümü ’kaos yaratır’ nitelemesiyle peşinen reddetme alışkanlığından vazgeçmelidir. Yargı gücünü vesayete dönüştürerek, bunu yargı bağımsızlığıyla meşrulaştırmaya çalışmanın hukuk devletinde yeri olamaz....Yargının sorunları için önerilen çözüm yollarının konjonktürel dalgalanmalara, değişen ve seçilen kişilerin kimliğine bağlı olarak sürekli revize edilmesi endişeyle izlenmektedir.
Sonra Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker: siyasi entrikalar tezgahlandı diyor.
Gerçeker’e göre; Yargının siyasetin içine çekilmek istendiğini, Yargıtay’ın iş yükünün hafifletilmesine yönelik yaptıkları önerilere, hükümetin siyasi düşünceye ağırlık veren yaklaşım gösterdiğini, Hukukun üstünlüğüne olan inançla, her zaman yargıyı her türlü siyasetten uzak tutmaya çalıştıklarını belirterek, hükümetin, yüksek yargının sorunlarına üye ve daire sayısını arttırmaya yönelik siyaset kokan bir yaklaşım göstermesi son derece endişe verici bir durumdur…Yüksek yargının üzerinde süper bir temyiz mahkemesinin oluşturulmasına yönelik düşünceler Türkiye’nin hukuk devleti imajını zedeler. Anayasaya aykırı olan bu tarz düşüncelere Anayasa Mahkemesi üyelerinin son derece dikkatli davranmaları gerekmektedir..
İzmir Barosu Başkanı Sema Pekdaş, Haşim Kılıç’ı istifaya çağırarak diyor ki;
Yapılan düzenlemeleri bir yerleri ele geçirmek olarak nitelemek, yargı mensuplarına karşı büyük bir saygısızlıktır. Yüksek yargı organları, önerilen her çözümü peşinen reddetme alışkanlığından kaçınmalıdır" ’İhsas-ı rey’ ile sayın Anayasa Mahkemesi Başkanı’nın tarafsızlığını yitirdiği açıktır. Demokrasi ile derdi olan ülkelerde bu davranışın karşılığı istifadır. Bu nedenle, tarafsızlığını yitiren ve olası bir yasa değişikliğinin peşinen yanında yer aldığını beyan eden, hukuk ilkelerine ve bulunduğu konuma uygun düşmeyen açıklamalar yapan Anayasa Mahkemesi Başkanı Sayın Haşim Kılıç’ı, bulunduğu kurumu şaibe altına sokmamak adına istifa etmeye davet ediyoruz.
Barolar da ikiye bölünmüş durumda!
24 baronun yaptığı açıklamanın ardından, yargıda yaşanan son gelişmelerle ilgili 37 barodan ortak bir açıklama yapılıyor...
24 baro’dan yapılan ortak açıklamada; HSYK'nın yeniden yapılandırılmasından sonra, Yargıtay ve Danıştay’ın üye sayısının görülmemiş şekilde arttırılmak istenmesinin nedeninin, siyasi iktidara bağımlı bir yüksek yargı yaratmak olduğu’nu ' öne sürmüştü.
37 baro ise Yargıdaki son reform tasarısına karşı çıkan barolara cevap niteliğinde karşı bildiri yayınlıyor..
Sonuçta yasa Mecliste kabul edildi.
CHP genel başkanı ise cumhurbaşkanına imzalamaması çağrısında bulunuyor.
Bazı yargı mensubu olduğu iddia edilenlerin dehşet verici konuşmaları ile ilgili ses kayıtları internette dolaşıyor. İddia edilenlerde yalanlamıyor, bu kişiler ve bu yayınları servise sunanlar hakkında ne gibi bir işlem yapılıyor, belli değil!
Ülke yönetimi bu durumda!
Yani; yargı, yasama ve yürütme erkleri arası zıtlaşma devam ediyor..
Peki bu kutuplaşma nereye kadar böyle gidecek?
Unutulmamalıdır ki; adalet bir gün herkese lazım olur.
Günün Sözü: Ders alınmış başarısızlık en büyük başarıdır.
Nurullah Aydın