Konuyla ilgili çıkan haberlerin psikolojik savaşın ürünü olduğunu söyleyen Batum, CHP’lilere şöyle seslendi:
"Sevgili arkadaşlar,
Yazılarınızı okudum ve ben de üzüldüm. Üzüldüğüm söylediklerimin yanlışlığından ya da CHP'nin kimlik değiştirmesinden kaynaklanmıyor, üzüntüm sadece sizlerin bizleri hiç tanımamış olmanızdan ve kendi kulağınızla duymadığınız, sadece gazetelerden okuduğunuz haberlere dayanarak, hala CHP'ye, bizlere, Sayın Kılıçdaroğlu'na zerre kadar güven duymamanızdan kaynaklanıyor. Hangi konuşmamda, neresinde BDP ile ittifak yaparız demişim? Ne gün demişim, bunu benim ağzımdan duyanınız var mı? Sevgili arkadaşlar, Türkiye'de bir psikolojik savaş yürütülüyor, bu savaş sonucunda, ordu dahil bütün kurumlar çökertildi, AKPlileştirildi, ya da parçalandı. Şimdi CHP üstünde medya aracılığıyla oynanan bu. Bu oyun sayesinde, bizler ve CHP ya din düşmanı, laikçi, kafatasçı, Kürt düşmanı gibi gösterilmek isteniyoruz. Ya da statükocu, kimseyle uzlaşmayan elitler gibi gösterilmek isteniyoruz. Bu çerçevede daha sosyal devlete, emeğin haklarına, hukukun üstünlüğüne gelme fırsatı bile bulamadık. Bizlere, bu oyunun başlıca aktörlerinden biri olan medya tarafından sorulan tek soru da ya türban ya BDP ya esasında bir ABD açılımı olan Kürt açılımı oluyor. Biz ise, bunlara olumsuz cevaplar verdiğimizde hemen aynı oyunun aynı aktörleri tarafından ırkçı, statükocu, din düşmanı olarak lanse ediliyoruz. Bunları geride bırakacak sözler söylediğimizde de, sözüm ona bizlerle beraber yola çıktığını zannettiğimiz sizler tarafından eleştirilerle karşılaşıyoruz.
ŞİMDİ NEDEN İNANIYORSUNUZ
Sevgili dostlar şimdi size soruyorum, ben nerede BDP ile ittifak yaparız dedim, Nerede BDP ile ittifak yapmamız gerek dedim, nerede BDP ile işbirliğine varız dedim? Nerede BDP ile işbirliği yapmamız gerek dedim? Soruyorum size nerede dedim? Aynı gazeteler, tümüyle, bundan bir hafta önce Tuncay Özkan’ları, Balbay’ları, Haberal’ları, 102 subayı, savunduğumuz için bana "CHP'nin içindeki ergenekoncu" diyordu. Size göre ben en azından 10 senedir söylediklerimi, niçin söylemiştim, niçin aynı düşünceleri paylaştık? Sizler de, ben de sözüm ona ergenekon terör örgütünün üyesi olduğumuz için mi? Sözüm ona darbe şakşakçılığı yapmak için mi?
Tabii ki değil, ama yine de her yerde bizim darbeci, Ergenekoncu, statükocu olduğumuzu söylemediler mi? O zaman inanmadınız da, aynı gazeteler şimdi PKK'lı deyince mi inandınız?
Sevgili arkadaşlar, bu işin yoluna oturması gerek, on tane televizyon programında, yirmi tane yazıda Atatürk ilkelerine dayanmayan bir CHP'de zaten bizim de yerimizin olmayacağını söyledim. Aynı şekilde, yine on televizyon konuşmamda, yirmi yazımda Yeni CHP'den kastedilenin, Atatürk ilkelerini göz ardı eden, Altı Ok'un ikisini kıran bir CHP kesinlikle olmadığını, böyle bir CHP'de zaten hiç birimizin yerinin olmayacağını söyledim. Sn. Kılıçdaroğlu da belki elli konuşmasında söyledi. Hala sizler tüm bunları göz ardı ederek, hiç inanmayarak bize atfedilen değerlendirmelerle, yandaş gazetelerde çıkan, ya da yandaş gazeteciler tarafından kotarılan, "BDP ile ittifak yapalım", "BDP ile işbirliğine varız, Yeni CHP'de Atatürk ilkelerine gerek yok" türündeki psikolojik savaş ürünü safsatalara inanıyorsanız, yapacağımız hiç bir şey yok.
BİZ APTAL MIYIZ
Size bu sözün nasıl çıktığını da söyleyeyim. Bayramdan bir ya da iki gün önce, Demirtaş CHP ile ittifak yapalım demiş. Biz daha önce yapılan ittifakın Türkiye’yi ve SHP’yi nerelere götürdüğünü bilmeyen, görmeyen, aptal insanlar mıyız size göre? Bayramlaşma ziyareti sırasında, gazeteciler özellikle bir şey soruyor, “BDP ile ittifak yapacakmısınız?” O soruyu soran muhabirlerin hiç bir art düşünceleri ya da kabahatleri olduğunu tahmin etmiyorum. Ama kesinlikle biliyoruz ki “Biz BDP ile yan yana bile gelmeyiz” dediğimiz takdirde, o psikolojik savaşın aktörü olan yetkililer, gazetede bunu açılıma karşı CHP, ya da Kürt düşmanı CHP biçiminde vereceklerdi. Bunun üzerine biz de “demokrasiye, laik devlete, bağımsızlığa, sosyal devlet ilkelerine, gerçek anlamda hukukun üstünlüğüne inanan bunları savunan her partiyle görüşebiliriz” dedik. Olay bu kadar basit. İçinde ne ittifak var, ne BDP ile ittifak var, ne özellikle BDP ile işbirliği var, ne de bir yol haritası var. Zaten yasal açıdan da olanaksız olan bir ittifakı söylememiz mümkün mü? Ve bu sözü benim ağzımdan duydunuz mu?
Sevgili arkadaşlar, böyle bir ortamda Ergenekon nedeniyle içeri atılan dostlar, oradayken, çoğu akademisyen ağzını açmaya haklı ya da haksız korkarken, sizler ve ben demokratik, laik, bağımsız, Atatürk Cumhuriyeti yolunda onlara destek vermekten zerre kadar çekinmedik. Neden? Şimdi en ufak bir şey de birbirimizden kuşku duyalım diye mi?
Sevgili dostlar son olarak şunu söylüyorum, eğer bu güveni sağlayamadıysak yapacak bir şey yok, geçmiş olsun. Ben bu psikolojik savaşı yürüten, bizleri parçalamak isteyenlere karşı sizin çok daha sağlam durmanızı, bizlere güvenmenizi beklerdim. Ve sadece doğrudan doğruya bizim ağzımızdan duyduğunuz sözlere inanmanızı isterdim. Ve yine bizler nasıl Ergenekonla suçlanan arkadaşlarımıza destek verdiysek, aynı şekilde sizlerin de bizleri böyle safsataları ileri sürenlere karşı savunmanızı beklerdik. Bu sözleri ağızlarından duyana kadar kimseye inanmayız demenizi beklerdik.
Saygılarımla ve sevgilerimle.”
Selahattin Çırak 14 Yıl Önce
BİZLERDE SENİNLE ERGENEKONCUYUZ YOLUN AÇIK ANLIN AK OLSUN