Türk halk şairlerinin tartışmasız öncüsü olan ve Türk'ün İslam'a bakışını Türk dilinin tüm sadelik ve güzelliğiyle ortaya koyan Yunus Emre, sevgiyi felsefe haline getirmiş örnek bir insandır. Yaklaşık 700 yıldır Türk milleti tarafından dilden dile aktarılmış, türkü ve ilahilere söz olmuş, yer yer atasözü misali dilden dile dolaşmış mısralarıyla Yunus Emre, Türk kültür ve medeniyetinin oluşumuna büyük katkılar sağlamış bir gönül adamıdır.
Bazı kaynaklarda Anadolu'ya gelen Türk boylarından birine bağlı olup, 1238 dolaylarında doğduğu rivayet edilirse de bu kesin değildir; tıpkı 1320 dolaylarında Eskişehir'de öldüğü yolundaki rivayetlerde olduğu gibi. Batı Anadolu'nun birkaç yöresinde "Yunus Emre" adını taşıyan ve onunla ilgili görüldüğünden "makam" adı verilen yer vardır. Bir garip öldü diyeler Üç gün sonra duyalar Soğuk su ile yuyalar Şöyle garip bencileyin diyen Yunus, belki de doğduğu ve yaşadığı topraklardan çok uzaklarda bu dünyadan göçüp gittiğini anlatmak istemektedir.
Türkiye'nin pek çok yerinde Yunus Emre'nin mezarı olduğu iddia edilen pek çok mezar ve türbe vardır.
Ayşe Öz; Yunus Emre’nin ölüm yıldönümünde Yunus Emre’yi şöyle anlatıyor.
YUNUS EMRE
Bugün radyo dinlerken büyük halk ozanı Yunus Emre’nin ölüm yıldönümü olduğunu duydum ve bu konuda bir iki söz de ben etmek istedim.
Yunus Emre’yi okullarda tanıdık şiirlerini okuduk, yaşamını öğrendik. Ama ben onu asıl İsviçre’de Frauenfeld’de çalışırken tanıdım. UNESCO 1991 yılını Yunus Emre Sevgi Yılı ilan etmişti, 2021 yılını da Yunus Emre Türkçe Yılı ilan etmiş. Frauenfeld’te çalışırken bir etkinlik hazırlanmış orada çalışan yabancı öğretmenlerin kendi ülkelerinden tanınmış birini tanıtması istenmişti. İtalyan öğretmen Machiavelli’yi tanıtacaktı ben de o yıl Yunus Emre Sevgi Yılı olduğu için Yunus Emre’yi tanıtmayı seçtim.
Yaz tatilinde Türkiye’ye geldiğimde MEB ve Kültür Bakanlığından pek çok kitap, dergi şiir ve şarkı kasetleri aldım. Ve onu bilmediğim farklı yönleriyle tanıdım.Ben onu tanıdığım ve tanıttığım kadarıyla anlatmak istiyorum.
Yunus Emre 1240 yılında Eskişehir’de doğmuş Anadolu, Suriye, Irak ve İran’ı gezmiş ve o yıllarda Moğol saldırısı altında inleyen Anadolu halkına ve tüm insanlara Tanrı sevgisi, insan sevgisi, hoşgörü içeren şiirler yazmıştır. 1320 veya 1321 yılında öldüğü düşünülüyor. Gerçek yaşamı hakkında elimizde fazla bir bilgi bulunmamaktadır. Kimi kaynaklara göre medrese eğitimi aldığı söylenirken kimi kaynaklar eğitim almadığını söylemektedir. Anadolu halkı onu o kadar çok sevmiş ve benimsemiş ki dokuz yerde mezarı vardır. Onu bu kadar büyük ve unutulmaz yapan o yıllarda yazdığı şiirlerin bugün bile okunur anlaşılır olması, güzel bir Türkçeyle yazması ve Tanrı sevgisini insan sevgisiyle birleştirmesidir