Hepimizin geçmişte yaşanılan olaylardan Ruhumuzda, mutlaka bazen küçük, bazen büyük yaraları ve üzüntüleri ve izleri, başkalarını inciti sözleri, yanlışları, kötü sözleri, Ahlaksızca, düşüncesizce, bulduğumuz davranışları ve çocukluğumuzdan itibaren maruz kaldığımız davranışların hepsi bizleri bunaltmış, korkutmuş ve kendimizi değersiz görmemize neden olmuş ve tüm bedenimize bilinç altımıza bir yük olarak kaydedilmiştir.
Yani tüm bu olanlar bizlerin kapasitesine bağlı olarak gelişiyor, birikiyor dolup taşıyor sınırlarımızı zorluyor ve bizleri bedenen zihnen ruhsal olarakta çok büyük rahatsızlıklara, hastalıklara neden olmamızı sağlıyor. Bunlar bizim kaldıramıcamız başkalarının yükleridir.
Kimi insanlar da bu yükler, bu yaralar kabuk bağlıyor ve ölene dek etkisinden kurtulamıyorken, bazılarında ise durum tam aksine kendi kendine iyileşebiliyorlar.
Örneğin, Geçmişinde çok acı şeyler yaşamış, tecavüze uğramış, kötü muameleye maruz kalmış, alması gereken sevgiyi alamamış tacize uğramış sevilmemiş, değer görmemiş insan olarak yapacağımız ilk şey, bu yaşadıklarımızı kabul etmemiz gerekiyor. Geçmişimize yaraları çok olan insanlar durmadan zihinleri ile adeta savaş halindedirler.
Durmadan kendilerini bu benim hatamdı, Keşke böyle yapmasaydım diyerek öfke ve suçluluk duygusu ile yaşamaya mahrum bırakırlar. Aslında yaşanılan ve biten şeyler için üzülmek yerine bizlere bu yaraları açan insanları bulup yüzleşmek gerekiyor. Fakat bu yüzleşmeleri, karşı taraflar kabul etmeyebilir. Ve yüzleşmemiş olmayabiliyor.
Geçmişte yaşadığımız ne varsa, İçimizde her zaman bizlere suçluluk duygusu barındırır. Bu benim hatamsa, ya ben kötü bir şey yaptımsa, gibi suçluluk şüphesi duyuyoruz. Oysaki bu sıkıntılarımızı çok sevdiğimiz veya güvendiğimiz yakınımızla paylaşırsak, suçluluk duygusu azalacak ve kendimizi çok daha iyi hissetmemize neden olacaktır.
Bizi değerli kılan ise bu yaşadığımız olaylardır. Onlar bizlere birer tecrübe kazandırdır. Olgunlaştırır.
Dünün geri gelmesini beklemeyelim. Geçmiş geçmiştir. Dün bitti, asla geri gelmiyecek. Yarın ise belirsiz. Önemli olan şu anı yaşamamız ve sahip olduğumuz şeyler için şükretmemiz gerekiyor.
Unutmayalım ki, Geçmişimiz bizim öğretmenimizdir. Can yücelin dediği gibi, Ne geçmişe saplanıp kalacaksınız, ne geleceğin düşlerini kuracaksınız. Ömür dediğiniz şu andır. Onuda hakettiğinizde yaşayacaksınız.
Sevgilerimle.
Gülten Abacı.