Dokunulmazlıklardan bahsedilmeye başlandığında toplumun aklına hemen Milletvekili dokunulmazlığı gelmekte. Sanırım yazımın başlığına bakan okuyucularımız tahminim hemen Milletvekili dokunulmazlığından bahsedeceğimi düşünebilirler.
Hayir bu yazımda Milletvekili dokunulmazlığı dışında kalan Memur dokunulmazlığınan bahsedeceğim.
Yıllardır muhalefetin “Milletvekillerinin dokunulmazlıkları kaldırılsın” kampanyaları karşısında birçok defa Başbakan Recep Tayip Erdoğan ise bürokratların dokunulmazlığının kaldırılmasından bahsetmişti.
Ancak geçen süre içinde ne Milletvekili Dokunulmazlığı kaldırıldı. Nede Bürokratların dokulunmazlığı kaldırıldı. Yani Ne başbakanın dediği oldu. Nede muhalefetin dediği oldu.
Ülkemizde İleri Demokrasiden bahsedilmekte, İleri demokrasi demek normal demokrasiden daha ileride bir yönetim anlayışı anlamına geliyor.
İleri demokrasılerde hiç insanlar arasında ayrım ve farklar olur mu? Ama maalesef ülkemizde bir kesim (Memurlar ve Bürokratlar) sıradan vatandaşlara göre dokunulmazlık zırhına büründürülmüş durumda.
Bir muhtar bile dokunulmazlık kapsamında, Öğretmen dokunulmazlıklarla korumaya alınmış durumda.
İŞTE İKİ ÖRNEK:
Bir köy muhtarı köyün sınırları içinde Orman Bölge müdürlüğüne ait olan bir bölgede gece piknik yapmak isteyen hasım olduğu bir aileye gece yarısı elinde silah ile taciz de bulunur. Taciz de çıkan tartışmada muhtarın elinden silah alınır ve olaydan sonra silah yeniden kendisene verilir. Ancak morali bozulan aile o gece bölgeden ayrılır. Daha sonra Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusu yapılır.
İki gün içinde Devlet hastanesine rahatsızlığı dolayısıyla ailenin reisi Ş.Y kaldırılır. Hasteneden eve getirilen Ş.Y gece yarısı aniden rahatsızlanır ve hayatını kaybeder. Cumhuriyet Savcılığı olayla ilgili soruşturma açılıp açılmaması konusunda kaymakamlıktan bilgi ister. Kaymakamlık ise soruşturma izni vermediği için dava açılmaz.
Aile ise bu engel karşısında davanın devam ettirilmesi için daha da baskıcı olamaz ve kaderine razı olur. Aile bu olaydan sonra reisini kaybetmiştir. Olay böylece kapatılmış ölenin neden öldüğü ise hiçbir zaman açıklığa kavuşturulamamıştır.
BAŞKA BİR ÖNREK
Bir okulda meydana gelen olayda bir öğrenci okul müdürü tarafından darp edilir. Öğrenci hakkını aramak için ilçe müdürüne gider. Müdür öğrenciyi dinledikten sonra gereğini yapacağını söyler. Ancak yeniden okuluna giden öğrenci okul müdürü tarafından makamına çağrılır bu defa daha da fazla darp edilir. Öğrenci olaydan sonra 14 günlük rapor alır. Savcılığa suç duyurusunda bulunur.
Ancak okul müdürünü arka alan ve ikinci darp olayında ise telefon ederek müdüre gereğini yap diyen ilçe müdürü neden olur. Sonra da Savcının okul müdürü ile ilgili soruşturma iznine İlçe Milli Eğitim izin vermez dava düşer.
Sonuç: yukarıda iki farklı örnekte görüleceği gibi dokunulmazlık kapsamında olan muhtar ve okul müdürü soruşturma izni verilmediği için olaydan kurtulmuşlar. Bir insan ölmüş, bir genç ise yediği dayakla kalmıştır.
Eğer bu iki olayda sıradan insanlar davaya konu olsalardı, mutlaka adeletin yerini bulması için soruşturma açılıp gereği yapılacaktı.
İşte dokunulmazlık zırhında olan kamu görevlileri ile asil olan vatandaş arasındaki fark bu.
Bu tür dokunulmazlıklar yüzünden madur olan insanlar. Bu tür dokunulmazlıkların ne zaman kaldırılacağı ise bugünkü yazımızın ana konusu oldu. Bizce İleri demokrasılerde hiç kimsenin dokunulmazlığı olmaz. Herkes kanun önünde eşit olur.